Sosyal Tabakalaşma ve Sosyal Değişme

Tabakalaşma genel anlamda belli bir toplumu meydana getiren bireylerin hiyerarşik olarak sıralanmasını ifade eden bir kavramdır. Toplumsal yapı içerisinde birtakım grupların “ayrıcalıklı” insan konumunda olmasına neden olan tabakalaşmanın yol açtığı belli başlı üstünlükler; yaşam şansları, sosyal statü ve siyasal etki olarak sıralanabilir. Sosyal farklılaşma ise belirli bir toplumsal yapı içerisinde mevcut olan ve karşılıklı sosyal etkileşim sürecinden kaynaklanan, bireyler, gruplar ve kurumlar arasındaki her türlü farklılığı ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Bu farklılaşma; geleneksel, kurumsallaşmış, fonksiyonel ya da rekabetçi farklılaşma gibi değişik şekillerde ortaya çıkabilmektedir.

Toplum içerisinde birtakım grupların ayrıcalıklara sahip olmasını sağlayan sosyal tabakalaşma sonucunda, söz konusu toplumun bireyleri arasında bir sosyal mesafe oluşmaktadır. Maddi ve objektif bir farklılık içeren fiziksel mesafeden farklı olarak sosyal mesafe, sosyal tabakalar arasındaki sosyal farklılığı ve uzaklığı anlatmaktadır.

Tabakalaşma kimi toplumsal yapılarda keskin, belirgin ve değişime kapalı iken kimilerinde ise bireylerin hareketliliğine izin veren bir tabakalaşma mevcuttur. Tabakalaşma çeşitlerine ilişkin farklı sınıflamalar mevcut olmakla birlikte bunların başlıcalarını şu şekilde sıralayabiliriz: Kast sistemi, kölelik, zümre ve sınıf sistemi.Kast sisteminde birey statüsünü doğuştan kazanmakta ve aynı statüyü hayatı boyunca devam ettirmektedir.Eşitsizliğin en aşırı bir biçimi olan kölelik, en katı yasal katmanları olan tabakalaşma şeklidir.Zümreler, derebeylik olarak da adlandırılabilecek feodal sistem içerisindeki sosyal tabakalaşmayı ifade etmektedir. Sınıf sisteminin ise temel ölçütü ekonomik ilişkilerdir.

Sosyal tabakalaşmaya ilişkin belli başlı teori ya da kuramları üç ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; Karl Marx’ın tabakalaşma kuramı, işlevsel yaklaşım ve Max Weber’in kuramı şeklinde ifade edilebilir.Marx, ekonomik kazanımların sosyal olarak da düzenlendiğini ve siyasal güç ve sosyal saygınlık şeklinde sınıfların yapısını belirlediğini ifade etmektedir. İşlevsel yaklaşım Marxist yaklaşımın tersine, tabakalaşmanın toplumların gelişmesine katkı sağlayacağını iddia etmektedir.Weber, toplumsal yapının yalnızca üretim ilişkilerine bakılarak analiz edilmesine karşı çıkmış ve Marx’ın komünizm ile ilişkili düşüncelerini bir ütopya olarak nitelendirmiştir.

Hareketlilik ya da mobilite, birey ya da grupların, toplumsal yapı içerisindeki değerlerle yeri ve değeri belirlenmiş ve birbirine göre gelir ve saygınlık gibi ölçütler açısından daha yukarıda ya da aşağıda olarak değerlendirilen konumların birinden diğerine geçme eylemidir. Bir başka ifade ile sosyal hareketlilik insanların farklı sosyal düzey ya da mevkilerdeki hareketliliğine verilen isimdir. Sosyal mobilite, dikey ve yatay, kuşak boyu ve kuşaklararası, zorunlu ve isteğe bağlı, yapısal ve değiştirilebilir gibi farklı şekillerde sınıflandırılıp açıklanmaktadır.

Sosyal değişme, bir sosyal grup ya da toplumun yapısında, doğasında, sosyal kurumlarında ve o toplum içerisindeki sosyal ilişkilerde gözlenebilir farklılığa işaret eden bir kavramdır. Sosyal değişme; önüne geçilemez doğal bir nitelik taşımakta, gereklilik ve süreklilik taşımakta ve benzerlikler göstermektedir. Ekonomik, teknolojik, siyasal vb. faktörlere bağlı olarak meydana gelen değişmenin nedenini ya da buna yol açan faktörleri tam olarak tespit etmek mümkün olmasa da sosyal değişme sürecini sürekli bir şekilde etkileyen faktörleri; fiziksel çevre, politik örgütlenme ve kültürel etkenler olarak ifade etmek mümkündür.