Çocukla İletişimde Aile İçi İlişkilerin Etkisi
Aile
Toplumun çekirdeğini oluşturan aile, evlenme akdiyle oluşan, bireylerin birbirlerine karşı hak ve sorumluluklarının yasalarla düzenlendiği, hukuki zemini olan bir kurumdur. Ailenin amacı, özgüveni yüksek, bağımsız, üretken bireylerin yetiştirilmesini sağlamaktır.
Özelliklerine göre aile yapıları genel olarak 3 başlıkta toplanmaktadır:
Geniş Aile (Geleneksel Aile): Tek bir hanede birden çok kuşağın ve/veya evli çiftin bir arada yaşadığı aile yapısıdır.
Çekirdek Aile: Anne ve baba ile birlikte evlenmemiş çocuk/lardan oluşan aile tipine tam çekirdek aile, içinde çocuk olmayan aile tipine ise iki kişilik çekirdek aile veya karı -koca ailesi denmektedir.
Yeni Aile: Tek ebeveynli aile, babasız aile, üvey aileler veya birlikte yaşama ile oluşan ailelerdir.
Aile İçi İletişim
Aile içinde eşlerin birbirleriyle olan iletişimi, anne -çocuk iletişimi, baba -çocuk iletişimi, kardeşlerin birbiriyle olan iletişimi aile içi iletişim olarak tanımlanabilir. Kişiliği oturmuş, her yönüyle sağlıklı bireylerin yetişmesinde etkili aile içi iletişim önemlidir. Aile içi iletişimin en etkili olduğu dönem çocukluk dönemidir. Aile, birey için hayatın gerçekleri ile karşılaşılan, sorunlarla baş etmenin öğrenildiği ilk ortamdır. İlk sosyalleşmenin yaşandığı “ben” kavramının öğrenildiği yer ailedir. Aileler, beklenen iletişim işlevini yerine getirebiliyorsa fonksiyonel aile, aile içi etkileşimin bozuk olması nedeniyle işlevlerini yerine getiremeyen ailelere de fonksiyonel olmayan aile denilmektedir. Uyum ve çatışma iletişim kurmayı zorunlu kıldığı gibi aile içi ilişkilerin düzenlenmesinde de temel öğelerden biridir. Aile içi iletişim konusunda “hiç çatışma olmaması” gerektiği yönündeki inanç yanlıştır. Aile içi iletişim kalıpları teorisine göre iki temel iletişim yönelimi bulunmaktadır: Uyum yönelimli ailelerde, aile üyeleri birbiriyle aynı düşünce, tutum, değer ve inanışlarda olurken diyalog yönelimli ailelerde, ailedeki her bireyin özgür bir şekilde her konuda etkileşime girmesi ve fikirlerini dile getirmesi önemsenir.
Aile Alt Sistemlerinde İletişim
Eşler arası iletişim: Evlilik eşler için genellikle mutluluk ve doyum kaynağı iken bazen de çeşitli problemlerin oluşmasına neden olmaktadır. Bu problemler çocukların yaşadığı sorunların kaynağı olabilmektedir.
Ebeveyn çocuk iletişimi: Anne çocuğu dünyaya getiren kişi olması nedeniyle çocuğun ilk iletişimi anne ile başlar. Baba, çocuk büyütme görevini yalnızca anneye bırakmak yerine sorumluluk bilinciyle hareket ederek çocukla iletişimini güçlendirmelidir.
Kardeşler arası iletişim: Kardeşler arası iletişimde en sık karşılaşılan kıskançlık sorunu, kardeşler arası bağı zedeleyen önemli problemlerden biridir. Her bir çocuğa eşit seviyede sevgi ve ilgi göstermek, aralarında karşılaştırma yapmamak, her çocuğu ilgi alanları ve yetenekleri doğrultusunda gözlemlemek önem arz etmektedir.
Aile İçi İletişimi Sağlayan Faktörler
Aile Üyelerinin Birbirine Yeterince Zaman Ayırması: Çalışma saatleri, iş yoğunluğu gibi nedenlerle bazen aile üyeleri yeterince iletişim kuramamaktadır. Tüm sorunlar ve işler bir kenara bırakılarak ortak zaman geçirilmelidir.
Sevginin Açıkça İfade Edilmesi: Aileyi diğer bireysel ve sosyal ilişkilerden ayıran en önemli fark, aile üyeleri arasındaki sevgidir. Sevgi, açık dille ifade edilmelidir.
Aile İçi İletişimin Karşılıklı Olması: Çocuğun anne babayla diyalog halinde olması, görüşlerinin dinlenmesi ve ihtiyaçlarına kulak verilmesi çocuğu mutlu eder, çocuk önemsendiği hisseder.
Aile Üyeleri Arasında Olumlu Bir İletişim Olması: Sürekli olumsuz eleştiri, yakınma, suçlama gibi olumsuz yaklaşımlar aile üyeleri arasındaki iletişimin kalitesini düşürür.
Aile Üyelerinin Empati Kurması: Aile ortamında, aile üyeleri birbirilerinin yerine kendilerini koyarak olaylara farklı açıdan bakmayı denemelidir. Bu yaklaşım sorunların büyümesine engel olur, ilişkilerin dayanaklılığını artırır.
Ben Dilinin Kullanılması: Etkili bir iletişimi başlatmak ve sürdürmek için “ben” dili tercih edilmelidir. “Sen” dili karşı tarafı eleştirme, suçlama içeren bir söylemdir.
Aile İçi İletişimi Engelleyen Faktörler
Emir Vermek ve Yönlendirmek: Kişiye istediğini yaptırmaya çalışmak için verilen emirler değersizlik hissi oluşturur ve kişiye önemsiz olduğu hissi verir.
Uyarmak, Tehdit Etmek ve Gözdağı Vermek: Gözdağı vermek, isyankârlığa, kızgınlığa, korkuya neden olabileceği gibi olumsuz davranışlar ortaya çıkarabilir.
Alay Etmek, Etiketlemek, Ad Takmak: Çocuklarda kendini değersiz hissetme, sevilmediğini düşünme kanısına ve kızgınlığa yol açabilir.
Yargılamak, Eleştirmek, Suçlamak: Aile üyeleri arasında olumsuz bir yargıya hedef olmamak veya azarlanma korkusuyla iletişimi azaltma ve kesmeye yol açabilir.
Konu Değiştirmek, İşi Alaya Vurmak, Şakacı Davranmak: Aile üyelerinde sorunları konuşmak ve çözüm bulmak yerine alaycı konuşmak, konuyu başka yerlere çekmek iletişimi engeller.
Yorumlamak, Analiz Etmek, Tanı Koymak: Etkin bir dinleme yapılmadığında, karşıdaki kişiyi susturarak sorunların örtbas edilmeye çalışılması, üstün konuma geçme vs. nedenlerle iletişim engelleri yaşanabilir.
Aile Tutumları ve Aile İçi İletişime Etkisi
Demokratik Tutum: Çocuğa kendini ifade etme hakkının tanındığı ve çocuğun kararlarına saygı duyulduğu tutumdur.
Baskıcı ve Otoriter Tutum: Denetimin yüksek, tepkiselliğin ve duyarlılığın düşük olduğu bir tutumdur.
Serbest İlgisiz Tutum: Çocuğun önemsenmediği, sosyal ve duygusal gereksinimlerinin göz ardı edildiği tutumdur.
Aşırı Hoşgörülü Tutum: Çocuğun davranışlarına sınır konulmayıp her türlü davranış hoşgörü ile karşılanır, çocuğun her isteğine onay verilir. Koruyucu Tutum: Anne babaların çocukları sürekli kontrol etme ve özen göstermede aşırıya kaçtıkları tutum şeklidir.
Dengesiz (Kararsız) Tutum: Anne -babanın kararlarında, davranışlarında aynı tutumu sergilememeleri çocuğa çatışma olarak yansır.
Mükemmeliyetçi Tutum: Çocukların her zaman kusursuz ve hatasız olması beklenir. Çocuğu takdir etme oranı düşük olmasına karşın çocuktan yüksek beklentilere girilir.