Çocukla İletişimde Engeller ve Davranış Bozuklukları

Davranış iletişimdir. Sosyal, duygusal ve zihinsel sağlık ihtiyaçları olan çocuklar da dahil olmak üzere davranış güçlükleri yaşayan birçok çocuğun aynı zamanda konuşma, dil ve iletişim zorluklarıyla da karşılaştıkları bilimsel bir gerçektir. Bu davranış bozukluklarının temelinde çocuğun karşısına çıkan iletişim engellerinin yanı sıra anne babanın çocuklarını yetiştirirken kullandıkları iletişim şekilleri etkendir.

İletişim engelleri gönderici tarafından iletilen mesajın içeriğinde yer alan bilgilerin alıcı tarafından doğru şekilde alınmasını engelleyen faktörler olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle bir iletişim engeli, herhangi bir kişinin kendilerine söylenen bilgileri anlamasını engelleyen unsurları içermektedir. Bu engeller farklı araştırmacılar tarafından değişik şekillerde sınıflandırılmış olsa da genellikle fiziksel ve teknik engeller, kişisel (psiko -sosyal) engeller, örgütsel engeller ve süreçle ilgili engeller olarak kategorize edilmektedir.

İletişimin kurulduğu ortamın mekânsal koşulları sağlıklı bir iletişimin oluşmasında oldukça önem taşımaktadır. Bulunulan mekânın fiziksel konumu ve nitelikleri (büyüklüğü, şekli, rengi, aydınlanma derecesi, ısı ve ses düzeyi ya da ortamdaki kişi sayısı kurulan iletişimi olumlu ya da olumsuz anlamda etkilemekte, ortamdaki dikkati dağıtan unsurlar, teknolojik sorunlar ya da gürültü gibi teknik unsurlar iletişim engellerine neden olabilmektedir.

Bir mesajın belirsizlik içermesi iletişim engeli olarak sayılmasındaki en büyük faktördür. Mesajın ne anlama geldiği, kimden gönderildiği, ne zaman ve nasıl bir tepki beklediği konusundaki belirsizlikler yanında ihtiyaç duyulan içerik ile mesajın içeriği arasındaki farklılıklardan ortaya çıkan belirsizlikler buna örnek oluşturabilir. İletişim kanallarının yetersizliği, potansiyelinin üzerinde yüke maruz kalması, iletişim teknolojisindeki dinamizm ve örgütlerin bu teknolojiye anında ayak uyduramaması gibi sorunlar, iletişim sürecinin sağlıklı işlemesinin önündeki engellerdir. Psikososyal engeller ise iletişime geçen bireylerin kendi zihinsel özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu engeller, bireyin sahip olduğu duygu, düşünce ve değerlerden; onların amaçlarına, tutumlarına ve sergiledikleri davranışlara, düşünce dünyalarına, iletişime duydukları ilgiye; algılama ve dinleme yeteneklerinden içinde yetiştikleri sosyo -kültürel ortamın değişkenliğine kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. İletişim sürecine yönelik engeller bu süreçteki herhangi bir adım ya da bu adımlara bağlı süreçlerde yaşanan engelleri tanımlamaktadır. Bu engeller mesajı gönderene, mesajın kodlanmasına, iletişimin gerçekleştiği ortama, alıcı tarafından mesajın çözümlenmesine, alıcıya ya da geri bildirime ilişkin gerçekleşebilmektedir. Bir mesaj için uygun bir ortamın seçilmemesi veya doğru kanalın kullanılmaması sürece ilişkin iletişim engellerine örnek olarak verilebilir.

Çocukların maruz kaldığı iletişim engelleriyle başa çıkmalarında en önemli görev ebeveynlere düşmektedir. Bu da onların çocuklarıyla etkileşim kurmalarına bağlıdır. Ebeveynlerin çocuklarıyla kurdukları her etkileşim aslında bir iletişim biçimidir. Bu sadece ona söylenen kelimelerle ilgili değildir. Sesin tonu, gözlerin ifadesi, jest ve mimiklerin tamamı çocuğa birtakım mesajlar iletmektedir.

Davranış bozuklukları, normal koşullar altında ortaya çıkan ısrarcı, uygunsuz eylemler veya duygular için kullanılan genel bir terimdir. Çocuklarda en az altı ay süren, okulda, evde veya sosyal ortamlarında yıkıcı sorunlara yol açabilen davranış kalıpları olarak tanımlanır.

Çocuklarda davranış bozuklukları; Dikkat eksikliği ve hiperaktivite, duygudurum bozuklukları, kişilik bozuklukları, psikotik bozukluklar ve karşı gelme davranış bozukluğu olarak kategorize edilmektedir.

Çocukların sosyal ortamlarında sorunlara yol açabilecek durumlar karşısında sergiledikleri davranışlar çoğu zaman çocukların iletişimle ilgili zorluklarını maskeleyebileceğinden, bu ihtiyaçlar genellikle ebeveynler tarafından fark edilememektedir. Bu davranış kalıplarının tekrarlanması ileride yıkıcı sonuçlara neden olabilmekte ve çocuklarda davranış bozukluklarına yol açabilmektedir. Gerek iletişim engellerini aşma noktasında gerekse çocuklarda ortaya çıkan davranış bozukluklarının giderilmesi anlamında konunun uzmanlarından alınacak desteğin yanı sıra belki de en önemli destek ebeveynlerden beklenmektedir. Çocukların karşılaşabileceği sorunlarla başa çıkmak için uzman tedavi yöntemlerine ek olarak ebeveynlerin çocuklarının iletişim sorunlarına temel düzeyde yardımcı olacak bir müdahale planı geliştirmeleri, bunun içi ise psiko eğitim ve iletişim alanındaki bilgi ve birikimlerini geliştirmeleri gerekmektedir.