Çocuklarda Ağrı Yönetimi
Ağrı, gerçek veya potansiyel doku hasarı ile ilişkili olarak oluşan hoş olmayan duyusal ve duygusal deneyim ya da doku hasarı olarak tanımlanmaktadır. Çocuklarda ağrı deneyimi çeşitli nedenlerle (hastaneye yatış, cerrahi ve girişimsel uygulamalar) görülebilir. Amerikan Ağrı Birliği, ağrının “beşinci yaşam bulgusu” olduğunu ve diğer yaşamsal bulgular gibi değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Çocuklarda ağrı sınıflandırılması, ağrı tanılama ve etkili ağrı yönetiminde çok önemlidir. Ağrı sınıflandırılması dört grupta (kaynağına göre, süresine göre, etiyolojik faktörlere göre ve anatomik bölgeye göre) incelenir.
Ağrının nörolojik iletimi nosisepsiyon olarak adlandırılır. Nosiseptörler ise, biyokimyasal ve zararlı uyaranlara yanıt veren, beyne ağrı algısının iletilmesini sağlayanreseptörlerdir. Nosiseptörler sinir uçlarında, doku hasarıyla oluşan uyarılara duyarlı reseptörlerdir. Cilt, periost, kaslar, eklemler ve iç organlara ait dokularda bulunur.
Ağrı algısı çocuktan çocuğa farklılık göstermekte ve çeşitli faktörlerin (çocuğun yaşı ve bilişsel gelişimi, ebeveynlerin tepkileri, sosyokültürel faktörler) etkisiyle değişebilmektedir.
Ağrı değerlendirme, ağrı yönetiminin ilk basamağıdır. Ağrı değerlendirmede mutlaka, ağrının varlığı, yoğunluğu, yeri, farklı bir bölgeye yayılıyor mu, kalitesi, süresi, ağrının duyusal özellikleri, bilişsel yönleri, çocuğun ağrı algısını etkileyebilecek bağlamsal ve durumsal faktörleri ve çocuğun ağrısına verdiği puan sorgulanmalıdır. Ağrı değerlendirmesinin ilk adımı ayrıntılı ağrı öyküsüdür. Çocuğun geçmiş ağrı deneyimleri ve mevcut ağrı öyküsünün ayrıntılı bir şekilde alınması çok önemlidir.
Ağrının ölçülmesinde üç yaklaşım vardır. Bunlar; öz bildirim ölçekleri, davranışsal göstergeler ve fizyolojik göstergelerdir. Çocukların ağrı değerlendirilmesinde öz bildirim ölçekleri altın standart olarak kabul edilmektedir. Ölçeklerin seçiminde dikkat edilmesi gerekenler; yaş grubuna göre geçerliliği sağlanmış olmalı, çocuğun yaş ve gelişim düzeyine uygun olmalı, puanlama süreci hızlı ve kolay olmalı, taşıması kolay olmalı, elde edilen veriler kaydedilebilir ve anlaşılması kolay olmalı, minimal düzeyde malzeme (kalem, renkli kalem vs.) ile uygulanmalı, geniş kullanımı (farklı dil ve kültürlerde) olmalı, kanıtlanmış olmalı, ölçek kültüre ve dile özgü olmalıdır.
Öz bildirime dayalı ağrı değerlendirme, ağrının tanılanması ve şiddetinin anlaşılmasında altın standart kabul edilmesine rağmen üç yaş altı çocuklarda kullanımı mümkün değildir. Bu nedenle yenidoğanda belirteçler/göstergeler kullanılır.
Her çocuğun uygun ve güvenli bir şekilde ağrısının giderilme hakkı vardır. Aile ve çocukla ağrı yönetiminin basamakları, hedefleri mutlaka paylaşılmalı ve ortak karar alınmalıdır. Ağrı yönetiminde hem ilaç dışı ağrı yöntemi hem de ilaçla ağrı yönetimi vardır. Çocuklarda ağrıya neden olan işlemlerden önce çocuğun yaşına uygun bilgi verilmesi ve gevşeme, solunum yöntemleri ve düşleme gibi bilişsel ve davranışsal yöntemlerin kullanılması çocuğun dikkatinin ağrılı işlemden uzaklaşmasını sağlamakta, gerginliği, ağrıyı ve anksiyeteyi azaltmaktadır. Çocuğun yaşına uygun bilişsel ve davranışsal yöntemler kullanılmalıdır. Bilişsel yöntemler ise genellikle büyük çocuklarda tercih edilir.
Çocuklarda etkili ağrı yönetimini etkileyen etmenler (ağrının değerlendirilmesine ilişkin bilgi eksikliği, ağrı ölçme araçlarının kullanılmaması, ağrı ve ağrı kontrolüne ilişkin bilgi eksiklikleri, ağrı yönetiminde standartların yeterli uygulanamayışı) çeşitlilik göstermektedir.