Çocuk Ruh Sağlığında Özel Durumlar
Saldırganlık, çocukluk çağında sık karşılaşılan bir davranış problemidir. Bu problem yaklaşık olarak çocukların %14'ünde şiddetli bir şekilde görülmekte ve çocuğun, çevresinin ve ailenin hayatını ciddi anlamda etkilemektedir.
Saldırganlık, çocuk ergen ruh sağlığı alanında çalışanların günlük pratiklerinde aile başvurularının en sık nedenleri arasındadır. Özellikle yüksek düzeyde saldırganlık belirtileri gösteren çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, davranım bozukluğu, karşıt gelme-karşı olma bozukluğu gibi psikiyatrik hastalıklar eşlik etmektedir.
Bu tür durumlarda olguların mutlaka bir çocuk psikiyatrisine de yönlendirilmesi tedavi açısından büyük bir öneme sahiptir. Saldırganlık ailevi yatkınlık (genetik) zemininde çevresel faktörlerin (aile tutumu, akran etkisi) tetiklemesi ile ortaya çıkan bir durumdur.
Burda dikkat edilmesi gereken bir husus, bir çocuk genetik açıdan riskli (anne sinirli, baba sinirli) bir aileden geliyor dahi olsa uygun çevre şartları sağlanıldığında saldırgan davranışlar göstermeyebilir. Yukarıda da bahsedildiği gibi saldırganlığın türünü hastanın hikâyesini alırken çok iyi bir şekilde tanımlamalı ve ona göre müdahalelerde bulunulmalıdır.
Saldıganlıkla ilgili çocukla ve aile ile çalışırken çocuğun olumsuz yanlarını düzeltmekten ziyade olumlu yanlarının güçlendirilmesine çalışmalı ve iletişim becerileri konusundaki becerileri artırılmaya çalışılmalıdır.
Çalma ve yalan söyleme, toplumda ahlaki olarak yanlış kabul edilen davranışlardır. Bir çocuğun tam olarak bu davranışın ahlaki olarak yanlış olduğunu algılaması işlem öncesi dönemde (2-7 yaş arası) mümkün değildir. Bunun gerçekleşmesi 6-7 yaş civarında başlayan 10 yaşına doğru olgunlaşan çocuğun davranışlardaki öznel sorumluluğu algılabildiği yani yapılan işteki niyeti anlayabilmesiyle gerçekleşir.
Sonuç itibarıyla 10 yaşından sonra normal gelişim gösteren bir çocuk için yalan söyleme ve çalma ahlaki olarak yanlış bir davranış olarak kabul edilir. Kendini kontrol edemeden herhangi bir çıkar veya menfaat düşüncesi olmadan tekrarlayıcı bir şekilde çalma ve yalan söyleme davranışlarına sırasıyla kleptomani ve mitomani denilir. Mitomani ve kleptomani birer dürtü kontrol bozukluğudur.
Yalan söyleme ve çalma davranışının bir belirti olarak görüldüğü diğer psikiyatrik hastalıklar ise dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve davranım bozukluğudur.
Davrarnım bozukluğunda yalan söyleme ve çalma davranışı bir menfaat veya çıkar elde etmek için yapılır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda ise çalma ve yalan söyleme davranışı genel olarak çocukların dürtü alanında kendilerini kontrol etmekte yaşadıkları sorundan kaynaklanır.
Çalma ve yalan söyleme davranışları gösteren çocuklarda bu davranışların ahlaki olarak yanlış olduğu ve karşıya vereceği zarardan bahsedilmeli.
Başka bir kişinin bize göre bir üstünlük gösterdiği ya da sevilen birisinin başkası ile ilgilendiği kanısına varılınca takınılan tutum ve duyulan duygu kıskançlık olarak adlandırılır.
Kıskançlık, bir hastalık veya bozukluk değildir bir duygudur. Ancak çok yoğun bir şekilde yaşanırsa çocuk ve ergende depresyon, davranım bozukluğu gibi psikiyatrik hastalıkların gelişmesine yol açabilir.
Kıskançlık duygusunun gelişimi 2 yaş civarında olur. Kıskançlık duygusunun en sık yaşandığı dönem çocuklar için kardeş doğumunun olduğu dönemdir. Kardeş kıskançlığı, gelişimsel olarak normal kabul edilen bir durumdur.
Çocuk kardeşine sevgi duymakla birlikte ebeveynlerinin ilgi ve sevgisini paylaşmak zorunda olduğu kardeşine karşı, çocukta kıskançlık duygusu gelişir. Bu zıt duygular, çocuğun gelecekteki insanlarla kuracağı ilişki paternini de belirler.
Kıskançlık duygusu ile çok iyi baş edebilen bir çocuğun kişiler arası ilişkileri daha iyi olma eğilimindedir. Kardeşler arasında yaş farkının azalmasıyla bu duruma olan uyum zorlaşabilir. Yaş farkının artması ile daha büyük yaşta abi/abla olan çocukların bu durumla baş etmesi daha kolaylaşır.
Kardeş doğumundan sonra çocuklarda daha önce kazandıkları becerilerde gerileme, bebeği taklit etme, hırçınlık saldırganlık gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu tür bir durumda ebeveynlerin tutumları çocuktaki kardeş kıskançlığıyla baş edebilmesi veya şikayetlerin şiddetlenmesinde belirleyici olacaktır.
Kardeş doğumundan sonra aşırı sorumluluk yüklenen (ama sen ağabeysin ona böyle davranma) veya bir çocuğa aşırı sevgi gösterirken diğerine katı tutum sergilenen çocuklarda kardeş kıskançlığı daha şiddetli olurken kardeş doğumundan sonra uygun ebeveyn tutumları gösteren ailelerde çocuğun bu durumla baş etmesi daha kolaydır.