Çocuğun Her Türlü İhmal, İstismar ve Ekonomik Sömürüye Karşı Korunma Hakkı
Çocuklara kötü davranılan, onları ihmal ya da istismar eden toplumların geri kalması, buna mukabil onlara değer verip sağlıklı gelişme imkânı sağlayan toplumların ise ileri gitmesi, hiç de sürpriz bir sonuç olmayacaktır.
Dilimize Arapçadan geçen ihmal sözcüğü, kendi haline bırakma ve boş verme halini anlatır. Çocuk hukuku bakımından kavramın, gereken ilgiyi göstermeme, önem vermeme anlamı da açıktır. 19. Yüzyılın sonlarından itibaren çocukların korunması düşüncesinin kuvvet kazanması ile çocukları korumaya yönelik bir literatür gelişmiş ve giderek çocukları pek çok yönden inciten davranışlar, niteliğine göre ihmal, istismar ya da sömürü sözcükleriyle ifade edilmeye başlamıştır.
Bir terim olarak çocuk ihmalinden, hangi sebeple olursa olsun, çocuğun beslenme, barınma, tedavi gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmaması anlaşılır. Bu temel ihtiyaçlar arasında giysi, eğitim, gözetim, tehlikelerden korunma, ilgi, sevgi ve destek de sayılmaktadır. Çocuk ihmali, fiziksel olabileceği gibi duygusal, eğitsel ya da sıhhi yönden da gerçekleşmiş olabilir.
İstismar kelimesi de Arapçadan Türkçeye geçmiştir. Kendi menfaati için birini aldatma, birinin iyi niyetini kötüye kullanma ve sömürme anlamları ise Türkçede ortaya çıkmıştır. Çocuk istismarı deyiminden çocuklara karşı aktif biçimde girişilen ve onların fiziksel duygusal ve toplumsal gelişimlerini zedeleyen her tür eylem anlaşılır. Çocuğun istismar edilmesi de fiziksel, ekonomik, duygusal, cinsel şekillerde gerçekleşebilmektedir.
Çocuk hukukuna ilişkin çalışma ve yayınlarda genel bir kavram olarak yukarıdakilerin yanı sıra şiddet sözcüğü de kullanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü şiddeti “kendine ya da bir başkasına, grup ya da topluluğa yönelik olarak ölüm, yaralama, ruhsal zedelenme, gelişimsel bozukluğa yol açabilecek fiziksel zorlama, güç kullanımı ya da tehdidin amaçlı olarak uygulanması olayı” şeklinde tarif etmektedir.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19. maddesinin başlığı “Fiziksel ve ruhsal şiddete ve istismara karşı koruma” şeklindedir. Madde hükmü, “bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suiistimal, ihmal veya ihmalkâr muamele, ırza geçme dâhil her tür istismar ve kötü muamele” şeklinde genel ve geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
İhmal ile istismar kavramları arasında çocuğu örseleyen davranış biçiminin aktif ya da pasif nitelikte olmasından kaynaklanan bir fark bulunduğu belirtilmektedir. Buna göre ihmalde en temel yükümlülüklerin yerine getirilmemesi biçiminde pasif bir olgu söz konusu iken çocuk istismarında çocuk aktif bir eyleme maruz kalmaktadır.
Çocuğa yönelik ihmal, istismar ve şiddet fiillerinin çocuğu hangi yönden etkilediği esas alınarak bu ihmal ve istismar olgusu kendi içinde bir sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır. Çocuğa yönelen ihmal davranışları, çocuğun beslenme, barınma, güvenlik, temizlik, sağlık ve eğitim gibi temel fiziki/maddi ihtiyaçlarının karşılanmaması fiziksel ihmal olarak nitelendirilmektedir. Fiziksel ihmalde çocuğun bir fiziksel saldırıya maruz bırakılması değil, temel ihtiyaçlarını temin sorumluluğunun hiç ya da gereğince yerine getirilmemesi söz konusudur.
Alan araştırmalarında fiziksel ihmalin, en yaygın görülen ihmal türü olduğu gösterilmektedir.
Çocuğun ihtiyaç duyduğu duygusal ilgi ve yakınlığın kendisinden esirgenmesi hali ise duygusal ihmal olarak adlandırılır.
Öğretide doğru ve sağlıklı cinsel gelişim hakkında kayıtsız kalınması, bu konulara önem verilmemesi sonucunda çocuğun cinsel sömürüye açık hale getirilmesi, cinsel ihmal olarak nitelendirilmektedir.
Çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanmasında sorumluluğun tam ya da gereği gibi yerine getirilmemesi çocuğun eğitimine ya da sağlığına ilişkin hususlarda da söz konusu olabilir.
Çocuğa yönelik istismar tipleri de ihmalde olduğu gibi bir sınıflandırılmaya tabi tutulabilir. Çocuk istismarının en yaygın karşılaşılan biçimi olan fiziksel istismar, kaza sonucu olmayan ve çocuğa acı veren, onun gelişme ve işlevselliğinde sürekli zararlara yol açabilecek her türlü şiddet hareketi olarak tanımlanmaktadır.
Duygusal istismar ise çocuğun duygusal gelişimini, onurunu zedeleyici nitelikte davranışlara maruz bırakılması veya psikolojik ihtiyaçlarının karşılanmaması yoluyla yıpratılmasıdır.
Çocukların kendilerine uygun olmayan tehlikeli işlerde çalıştırılmaları ekonomik bir sömürü olarak görülür.
Son yıllarda görünürlüğü çok artan diğer bir çocuk istismarı türü ise çocukların cinsel istismarıdır.
Çocuğun her türlü ihmal, istismar ve sömürüden korunması, çocuk hukukunun önemli hedeflerinden ve çalışma konularından biridir. Gerek iç hukukta anayasa ve diğer yasal mevzuat hükümlerinde, gerekse uluslararası hukuk belgelerinde bu amaçla bir kısım düzenlemeler yapılmıştır.
Yürürlükteki 1982 Anayasası'nın “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41. maddesine 2010 yılında yapılan anayasa değişikliği ile eklenen 4. fıkrada Devletin, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alacağı belirtilmektedir.
Çocuğa karşı gerçekleşen ihmal ya da istismar teşkil eden fiillerden bazıları ceza kanunlarıyla suç haline getirilmiştir.
İç hukukta çocuğun ihmal ve istismardan korunmasına yönelik kanunlardan biri de çocuk emeğinin sömürülmesine ilişkin hükümleri dolayısıyla İş Kanunu'dur. İş Kanunu çocukların çalışma yaşına, çocuklara haftalık çalışma saatlerine ilişkin çocuk sömürüsünü engellemeye yönelik kısıtlamalar koymakta, 18 yaşını doldurmamış çocukların yer altında, su altında ve geceleri sanayie ait işlerde çalıştırılmasını da yasaklamaktadır.
Çocuk hukukunun en önemli kaynaklarından birini oluşturan BM Çocuk Hakları Sözleşmesi çocukların fiziksel ve ruhsal şiddete ve istismara karşı korunmasını hedefleyen hükümlere de yer vermiştir.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin denetim organı olan Çocuk Hakları Komitesi'nin Sözleşme hükümlerine ilişkin yorumları, Sözleşmenin uygulanması ve işlerliğinin artması bakımından önemli bir işlev görmektedir.