Kişilik Gelişimi

Kişilik gelişimi en az diğer gelişim gelişim alanları kadar önemlidir. Kişiliği gelişmemiş bir bireyin benliği gelişmemiştir ve bu birey özellik, yetenek ve yeterliliklerinin farkında değildir. Bu birey geleceğe yönelik planlarını yapmada güçlük çeker ve kararsızlık içinde bocalar. Bu yetersizlikler içinde kurduğu sosyal ilişkilerde sorunlar yaşar. Birey her zaman değer görmek ister. Bu değeri öncelikle kendisinde göremeyen, kendi yeterliliklerinin farkına varamayan kişinin başkalarından değer görmesi daha güçtür. Birey, kişiliği geliştikçe kendini güvende hisseder, daha rahat ifade eder, başkalarını daha kolay anlar, güçlü ilişkiler kurar ve yeterliliklerini sergileyerek daha başarılı olur. Kişilik; bireyi birey yapan, bireyi başkalarından ayıran, ilgi, tutum, değer, inanç, karakter ve mizacı içine alan, insan davranışların tüm yönlerini kapsayan, tutarlı olarak sergilenen özelliklerdir. Tanımdan anlaşılabileceği gibi kişilik bireye özgüdür ve bireyi başkalarından ayırır. Bu ayrım sadece fiziksel görünüşten ibaret olmayıp bireyin kendini algılama şekli, yetenek ve yeterliliklerin neler olduğu ve bu yetenek ve yeterliliklerinin farkında oluşu, doğuştan getirilen mizacı özellikler ve olaylara karşı verdikleri tepkiler gibi özelliklerle belirlenir. Bu özellikler ise kalıtım ve çevrenin etkisiyle farklılık göstermektedir. Bireyin genler aracılığıyla doğuştan getirdiği mizacı özellikler genellikle kalıcıdır ve kişiliğin bir parçasıdır. Çevre ise bireyin karakter oluşumu ve benlik gelişiminde önemli etkiye sahiptir. Bu çevre içinde çocuğun kişilik gelişimini etkileyen en önemli unsur ailedir. Bebeklikten itibaren çocukla kurulan sağlıklı ilişkiler çocuğun kişiliğinin gelişimini önemli derecede etkilemektedir. Çocuk büyüdükçe sosyal çevresinin genişlemesiyle okul, akranlar ve çevredeki diğer insanlar, çocuğa model olarak ya da çocuğun davranışlarına karşı verdikleri tepkilerle kişilik gelişimine katkı sağlamaktadır. Kişiliğin gelişiminde kuramcıların görüşleri incelendiğinde, Freud'un psikoseksüel kuramında, daha çok çocukluk yaşantıları ve travmalarının gelecek yaşama olan etkisi; Erikson'un psikososyal kuramında, psiko -dinamik yaklaşımın sosyal ve iletişim boyutları ile çocukluk sonrası etkileri; Abraham Maslow’un kuramcısı olduğu insancıl yaklaşımda, insanların temelde iyi olduklarına ve sürekli gelişerek kendilerini gerçekleştirmek istedikleri ve Bowlby’in bağlanma kuramında, bebeklik döneminde bağlanmanın etkisinin kişiliğin gelişiminde etkili olduğu savunulmuştur. Görüldüğü gibi kuramcılar daha çok erken yaşlarda çocukların aile ile kurduğu sağlıklı ilişkilerin ve çocukluk çağlarından nasıl desteklendiklerinin kişilik gelişimi üzerinde önemli olduğunu vurgulamışlardır. Bu sonuçlardan hareketle ailenin bebeklikten itibaren çocukla güçlü duygusal bağ kurması, bebeğin gelişimini destekleyici uygulamalar konusunda bilgi sahibi olması, çocuğa özgüven verilmesi, ihtiyaçlarının zamanında karşılanması, çocuğun yetenek ve yeterliliklerinin ortaya çıkarılması, akademik ve sosyal alanda desteklenmesi, arkadaş ilişkilerinin düzzenlenmesi ve kontrol edilmesi, okulların çocukların sadece akademik değil sosyal yönlerden de çocuğu destekleyici uygulamalara yer vermesi, güçlü okul -aile ilişkilerinin kurulması, çocuğun öğretmen tarafından tüm yönleriyle tanınması, sosyal medya araçlarının kişiliği destekleyici yayınlara yer vermesi gibi uygulamalar çocuğun kişiliğinin gelişiminde önemli etkiler bırakabilecektir.