İnfaz Hukukunun Temel Kavramları

Ceza hukuku kendi içerisinde maddi ceza hukuku, ceza muhakemesi hukuku ve ceza infaz hukuku olmak üzere üç alt bölüme ayrılmaktadır. Ceza infaz hukuku, genel bir tanımla, ceza mahkemeleri tarafından yapılan yargılama sonucu tesis edilen hükümlerin ne şekilde infaz edileceği, söz konusu hükümlerin uygulamaya nasıl geçirileceği konularını ihtiva eden kuralların bütününü ifade etmektedir. İnfaz hukukunun konusunu infaz oluşturmaktadır. İnfaz hukuku ceza ve güvenlik tedbirlerine ilişkin kesinleşmiş kararların yerine getirilmesine ilişkin esasları gösteren bağımsız bir hukuk dalı olarak tanımlanmaktadır. Türk hukukunda infaz hukukunun esasları ve ilkeleri, 5275 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfaz Hakkında Kanun (CGTİHK)” ile düzenlenmiştir.

İlk çağlarda yaptırım ve infaz bakımından aynı merciin karar verici ve uygulayıcı konumda olduğu görülmektedir. Avrupa'da cezaevlerinin gelişiminde üç dönemden bahsedilmektedir. i) Birinci dönem: 16. yüzyılın sonlarından Fransız İhtilali’ne kadar devam eden ve ödetme amacı yanında önleme ve sosyalleştirme amacının benimsendiği Amsterdam cezaevlerinin ortaya çıkması. Bugünkü anlamda ilk cezaevi, Amsterdam’da 1595 yılında erkekler için yapılan ve Zuchthaus adı verilen cezaevidir. ii) İkinci dönem: Aydınlanmadan Birinci Dünya Savaşı’na kadar devam eden dönem. Fransız İhtilali’nden sonra Rousseau ve Beccaria’nın taleplerinden etkilenilerek 1791 yılında yürürlüğe giren Ceza Kanunu, hapishaneyi ceza sisteminin esası yapmıştır. iii) Üçüncü dönem: Ceza infaz kurumlarının açılması ve 20. yüzyılın ikinci yarısında hükümlülere muamelenin asgari esasların hukuken gerçekleştirilmesi olarak ayrılmaktadır. İlk Alman gençlik cezaevi 1912’de Wittlich’te kurulmuştur. Almanya’da 1 Ocak 1977’de yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kanunu, infaz hukuku tarihinde yeni bir dönem açmıştır.

Türk hukukunda Tanzimatın kabulüyle birlikte 1840, 1851 ve 1858 tarihli ceza kanunları yürürlüğe girmiş ve bu kanunlarda hapis cezalarına yer verilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonraki dönemde 1 Mart 1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ile birlikte infaz sistemi yeniden ele alınmıştır. 26 Eylül 2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 1 Haziran 2005’te yürürlüğe girmesi ile eş zamanlı olarak infaz esaslarını düzenlemek üzere yeni bir infaz kanunu (5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfaz Hakkında Kanun) yürürlüğe girmiştir. Kanunun amacı, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Türk hukukunda infazın amacı önleme ve sosyalleştirme olmak üzere iki başlık altında incelenebilir. İnfaz hukuku ile amaçlanan failin yeniden suç işlemesini önlemek ve hükümlünün ileride yeniden suça yönelmesinin önüne geçmektir. Ödetme cezanın bir amacı, hatta bizatihi cezanın niteliği olmakla birlikte, infazla bedel ödetme kaygısı güdülmemektedir. Öyleyse ceza veya güvenlik tedbirleri o şekilde infaz edilmelidir ki suç işleyen kimse infaz süresince bir yandan toplum hayatına tekrar hazırlanabilsin.

Hukukun dalları kamu hukuku ve özel hukuk olarak ikiye ayrıldığında, infaz hukuku kamu hukukunun bir alt türü olarak karşımıza çıkar. Bu bağlamda infaz hukuku, anayasa, ceza, ceza muhakemesi, idare ve devletler hukuku ile ilişki içerisindedir. İnfaz hukukuna ilişkin düzenlemelerin Anayasa'daki infaz ilkelerine uyması zorunludur. İnfaz hukuku kuralları, fiile önce ceza hukuku kurallarının uygulanmasına bağlıdır. Ceza muhakemesi sonucunda verilen ceza ve güvenlik tedbiri kararı infaz edilebilir. Ceza infaz kurumunun iç işleyişine idare hukuku kuralları uygulanır. İnfaz hukukunun asgari standartları ise uluslararası sözleşmelerle garanti altına alınmıştır.

Kural olarak infaz hukuku kurallarının kişi bakımından uygulanmasında eşitlik ilkesi; yer bakımından uygulanmasında mülkilik ilkesi geçerlidir. Zaman bakımından uygulama konusunda derhal uygulama ilkesi geçerli olmakla birlikte hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrür hâlinde lehe kanunun uygulanması gerektiği kabul edimiştir.