Savunma Makamı Olarak Şüpheli, Sanık ve Müdafi
Muhakeme, şüphelinin işlediği düşünülen fiile bağlı olarak başlar. Bu itibarla şüpheli, muhakemenin başlama nedenini oluşturan temel süjedir. Şüpheli ve sanık, müdafi ile birlikte muhakemenin savunma tarafını oluşturur. Şüpheli ve sanığın baştan suçsuz kabul edilmesi söz konusu değildir. O ne masumdur ne de suçludur; suç işleme şüphesi altında bulunan bireydir. Ceza muhakemesine katılan durumundaki şüpheli ve sanığın, süjelik durumundan kaynaklanan birtakım hakları ve yükümlülükleri bulunmaktadır.
Şüpheli veya sanık ne ile suçlandığını ve hangi konuda ifade vereceğini veya sorgulanacağını açıkça bilebilmelidir. Şüpheli ve sanığın muhakemenin her aşamasında müdafi yardımından faydalanacağı için (m. 149), ifade ve sorgudan önce de müdafi yardımına başvurması engellenemez. Yakalama, gözaltına alma, gözaltı süresinin uzatılması gibi, şüpheli ve sanığın özgürlüğünü kısıtlama sonucu doğuran her işlemden sonra, bir yakınına veya belirlediği bir kişiye derhâl haber verilmelidir. Susma hakkı, şüpheli veya sanığın sadece ifade vermek isteyip istememesi bakımından değil, ayrıca “ne zaman” ve “nasıl” ifade vereceği kararında da serbest olması demektir. Şüpheli veya sanığın şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteme hakkının bulunduğu hatırlatılmalıdır. Masumluk karinesi ise mahkûmiyet hükmü kesinleşinceye kadar şüpheli veya sanığın suçlu sayılmamasını ifade eder. Lekelenmeme hakkının korunabilmesi amacıyla, soruşturmanın gizliliğinin ihlali yaptırım altına alınmıştır.
Şüpheli ve sanığın hakları yanında birtakım yükümlülükleri de bulunmaktadır. Ceza muhakemesi işlemlerinde hazır bulunma, şüpheli veya sanık açısından hem bir hak hem de yükümlülüktür. Şüpheli veya sanığın bazı ceza muhakemesi işlemlerine katlanma yükümlülüğü bulunmaktadır. İfade alma ve sorgunun başlangıcında şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, savunmasını asıl olarak ifade verirken veya sorgulanırken yapmaktadır. Birden fazla şüpheli veya sanığın varlığı hâlinde, her biri ayrı olarak ve diğerleri hazır bulunmazken ifadesi alınmalı veya sorgulanmalıdır. İfade ve sorguda yasak usullere başvurulması, elde edilen delillerin hukuka aykırı olması sonucunu doğurur.
Ceza muhakemesinde şüpheli veya sanığın savunmasını yapan avukata müdafi denilmektedir. Hukuk sistemimizde kural olarak bir müdafinin hukuki yardımından faydalanmak zorunlu değildir. Bunun istisnasını zorunlu müdafilik hâlleri oluşturur. Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafinin yardımından yararlanabilir; soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç avukat hazır bulunabilir. Zorunlu müdafilik sanık veya şüphelinin muhakkak bir müdafi yardımından faydalanmasının gerekliliğini ifade ederken atanmış müdafilik, sanığa müdafin ücreti devlet tarafından ödenmek üzere atanmasını ifade eder. Zorunlu müdafilik hâllerinin genel çerçevesi CMK’nın 150. maddesinde hükme bağlanmıştır. Müdafinin savunma görevini gereğince yerine getirebilmesi için suçlama ile leh ve aleyhteki delillerin bilgisine sahip olması gerekir. Bu bağlamda müdafinin dosya inceleme, şüpheli veya sanıkla görüşme ve yazışma, muhakeme işlemlerinde hazır bulunma, doğrudan soru sorma ve kanun yoluna başvurma yetkileri vardır.