Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören
Mağdur, suçun konusunun ait olduğu kişi, suç işlenmek suretiyle haksızlığa uğramış kişidir (dar anlamda mağdur). Aleyhine suç işlenen kişi demek olan mağdur, suçun konusundan farklıdır. Örneğin hırsızlık suçunda mağdur, çalınan malı elinde bulunduran kişidir. Çalınan mal ise suçun konusunu oluşturmaktadır. Mağduru olmayan bir suç yoktur ve bütün suçlarda mağdur, gerçek kişilerdir. Bu nedenle tüzel kişiler, suçun işlenmesi dolayısıyla mağdur olamazlar ise de suçtan zarar görmüş olabilirler. Her suçun bir mağduru olmakla birlikte, bazı suçlarda mağdurun belirli bir kişi veya kişiler olması gerekmez.
Suçtan zarar gören, bir suçun işlenmesi dolayısıyla zarar gören gerçek veya tüzel kişidir. Fakat zarar gören kişi, her zaman bu suçun işlenmesi dolayısıyla mağdur edilen kişi değildir. Zarar tabiri ,tehlikeyi de içine alacak şekilde anlaşılmalıdır. Dar anlamada suçtan zarar görme, suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyi ifade eder. Geniş anlamda suçtan zarar görmede ise suçtan dolayısıyla zarar görme söz konusudur.
Mağdur ve suçtan zarar görenin delillerin toplanmasını talep etme hakları bulunmaktadır. Mağdur ve suçtan zarar görenin belge örneği isteme ve dosya inceleme hakkı, keza avukat görevlendirilmesini isteme hakkı hem soruşturma hem de kovuşturma evrelerinde bulunmaktadır. Mağdur veya suçtan zarar gören, Cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararına itiraz etme (m. 173) hakkına sahiptirler. Mağdura ve suçtan zarar görenin bir diğer hakkı ise bütün bu haklarını öğrenme hakkıdır.
Mağdur ve şikâyetçi, soruşturma veya kovuşturma evrelerinde Cumhuriyet savcısı, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından davetiye ile çağrılarak dinlenir. Dilekçede veya tutanağa geçirilmiş olan beyanda belirtilen adrese yapılan tebligata rağmen gelmeyen mağdur veya şikâyetçiye bir kez daha tebligat yapılmaz. Mağdurun tanık olarak dinlenmesi hâlinde, yemin hariç, tanıklığa ilişkin hükümler uygulanır. Yaş küçüklüğü, hastalık, yargılama konusu eylemden kişisel olarak aşırı etkilenmek gibi, ayrıca bir mağduriyeti söz konusu olan tanıkların ceza muhakemesi alanında korunmaları ihtiyacı, son yıllarda kısmen yasal düzenlemeye kavuşturulmuştur. CMK’da küçük sanıkların duruşmasının mutlaka gizli yapılacağı öngörülmekle (m. 185) birlikte, küçüğün mağdur olması hâlinde bu konuda bir düzenleme yer almamaktadır.
Kamu davasına katılabilme, suçtan zarar görülmüş olması hâlinde kabul edilmektedir. Suçtan zarar görme doğrudan doğruya olmalıdır. Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler. Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır. Yalnızca gerçek kişiler değil, tüzel kişiler de kamu davasına katılabileceklerdir. Tüzel kişi, organ veya temsilcisi aracılığıyla temsil edilecektir. Katılma davayı durdurmaz. Katılan, bir muhakeme hukuku süjesi olarak, Cumhuriyet savcısından bağımsız biçimde denetim muhakemesi yoluna gidebilir.