Suçun Manevi Unsuru
Suçun Manevi Unsuru
Bir suçun oluşması için kanuni tanımda yer alan maddi unsurların gerçekleşmesi tek başına yeterli değildir. Suçun maddi unsurlarını gerçekleştiren kişi ile (fail) kanuni tanıma uygun fiili arasında subjektif/manevi bir bağın da bulunması gerekir. Zira suçun maddi unsurlarının tamam olması fiilin sadece objektif açıdan isnad edilebilirliğini gösterir. Ancak suçun oluşması için fiilin sübjektif açıdan da faile isnad edilebilmesi gerekir.
Suçun temel ve asıl manevi unsurunu oluştururken taksir istisnaen kanunda açıkça belirtildiği durumlarda suçun manevi unsuru olur.
Kast ve Türleri
TCK, kast kavramını 21. maddesinin 2. cümlesinde “Suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanıma göre kast, failin tipikliği (tipikliği oluşturan unsurları) bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesini ifade etmektedir ve doğrudan kastın bilme ve isteme (irade etme) şeklinde iki unsuru bulunmaktadır.
Kastın bilme unsuru failin fiilini gerçekleştirirken kasten hareket etmiş sayılması için fiilini icra ederken kanuni tanımda yer alan maddi nitelikteki bütün unsurları bilmesi gerektiğini ifade eder. Suçun oluşması için bir suçun kanuni tanımında yer alan ancak suçun haksızlık muhtevası üzerinde etkili olmayan hususların failinin kastının kapsamında olması yani failce bilinmesi gerekmez. Failin suçun maddi unsurlarına ilişkin bilgisizliği kastını ortadan kaldırır, yani failin fiilini kasten gerçekleştirmediği kabul edilir.
Kanunumuza göre (m. 21) kastın ikinci unsuru istemedir. Dolayısıyla bir olayda failin kast ile hareket ettiğinin kabulü için failin kanuni tanımda yer alan hususları bilmesinin yanında gerçekleştirmeyi istenmesi de gerekir. Kastın isteme unsuru, hareketin icrası ve neticenin fail tarafından istenmiş olmasını değil failin iradi hareketini suçun maddi unsurlarını ve özellikle neticeyi gerçekleştirmeye yöneltmiş olmasını ifade eder. Ayrıca failin fiilinin zorunlu yan neticeleri açısından da doğrudan kast ile hareket ettiği kabul edilir.
Olası kast, failin kanuni neticenin gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen hareketine devam etmesi ve neticeyi kabullenerek meydana getirmesidir. Bu nedenle olası kastın bilme unsurunu, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğinin öngörülmesi; olası kastın isteme unsurunu ise failin fiilini işlerken ortaya çıkacak neticeyi kabullenerek işlemesi oluşturur.
Kast, suçun icra hareketlerine başladığında bulunmalı ve fail, fiilini sonuçlandırana kadar da varlığı devam etmelidir.
Taksir ve Türleri
Taksir, suçun kanuni tanımında belirlenen neticenin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir davranış ile gerçekleştirilmesidir. Taksirli suçlar, kişilerin toplumsal yaşamın karmaşıklığının sonucu olarak ortaya çıkan dikkat ve özen yükümlülüklerini ihlal ederek işledikleri suçlardır. Bu durumda fail dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali ile öngörülebilir nitelikteki bir sonucun ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir.
Taksir, failin objektif olarak öngörülebilir olan neticeyi somut olayda sübjektif olarak öngörüp -öngörmemesine göre kendi içerisinde basit ve bilinçli taksir diye ikiye ayrılır. Basit taksir hâlinde failin hukuka aykırı neticeyi öngörmesi gerekirken, yani ortada objektif olarak öngörülebilir olan bir durum varken öngörmemesi/tahmin edememesi söz konusudur.
Bilinçli taksirde ise fail dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketinin neticesini tahmin edebilmekte yani objektif olarak ortalama bir insanın meydana geleceğini öngörebildiği bir neticeyi subjektif/kişisel olarak da öngörmektedir.
Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç
NSAS = Kişinin hukuka aykırı iradi fiilinin meydana getirdiği temel suç tipine bağlı olarak ortaya çıkan daha ağır veya başkaca neticelerden dolayı sorumlu olmasıdır.
NSAS, hukuka aykırı bir fiil icra eden kişinin fiilinden kaynaklanan, ancak istemediği neticelerden sorumlu olmasını ifade ederler. Bu durumda failin istenmeyen neticeden sorumlu tutulmasının nedeni meydana gelen istenmeyen netice ile hukuka aykırı fiili arasında tehlike bağlantısı bulunması diğer bir değişle ağır neticenin failin fiilin bünyesinde barındırdığı tehlikeliliğin sonucu olarak ortaya çıkmasıdır.
Bu nedenle NSAS'larda iki aşama ve iki ayrı suç vardır
1. Failin gerçekleştirmek istediği netice
2. Bu neticeye bağlı olarak ortaya çıkan daha ağır veya başkaca netice
Bir kişinin fiilinin netice sebebiyle ağırlaşmış hâlinden sorumlu tutulabilmesi için sadece ağır veya başkaca neticenin meydana gelmesi yeterli değildir. Failin daha ağır veya başkaca netice bakımından en azından taksirle hareket etmiş olması da gerekir (TCK m. 23). Kanun koyucu, ağır veya başkaca neticeden sorumluluk için en azından taksirle hareket edilmesini arayarak kişilerin fiillerinin daha ağır veya başkaca neticelerinden objektif/kusursuz olarak sorumlu tutulmalarını engellemiştir.