Dünyada ve Türkiye’de Çevre Koruma

Çevre; canlı ve cansız varlıkların hayatları süresince yaşamsal faaliyetlerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde oldukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam olarak ifade edilmektedir. Canlı varlıkların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için sağlıklı bir çevreye ihtiyaç duyulmaktadır. Canlıların ve özellikle insanların sürekli bir ilişkiler sistemi kurduğu çevrenin bozulması ve çevre sorunlarının ortaya çıkması, genellikle son yüzyılda insan kaynaklı faaliyetlerin tabiatın doğal dengesini olumsuz yönde etkilemesiyle başlamıştır.

Çevre Koruma Temel Prensipleri

Çevre koruma, doğal çevrenin bireyler, kuruluşlar ve hükümetler tarafından korunması için hayata geçirilen uygulamalar bütünüdür. Bu uygulama bütününün amaçları, doğal kaynakları ve doğal çevreyi korumak ve mümkün olduğunca, ortaya çıkacak hasar ve ters eğilimleri onarmak ve ortadan kaldırmaktır. Bu amaçların gerçekleştirilebilmesi için gerekli çevre koruma prensipleri; sürdürülebilir kalkınma, bütünleyicilik, ihtiyat, çevre sınır tanımaz, işbirliği, kirleten öder, kaynağında önleme, sorumlulukların paylaşılması olarak sıralanabilir.

Sürdürülebilir Kalkınma İlkesi

Bugünün ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılamasını tehlikeye sokmadan karşılamayı öngören bir prensiptir.

Bütünleyicilik İlkesi

Yaşadığımız çevrenin korunabilmesi ve gelecek nesillere kirletilmeden aktarılabilmesi için geliştirilen politika, plan, mevzuat ve faaliyetlerin diğer sektörlerin politikaları ile bütünleşmesini öngören bir ilkedir.

İhtiyat İlkesi

İnsanlar doğal kaynakları ihtiyatlı bir şekilde kullanmanın yanı sıra, çevre kirliliği gerçekleşmeden ön görerek harekete geçmelidir.

Çevre Sınır Tanımaz İlkesi

Hava, su ve benzeri hareketler gibi doğal taşınım süreçlerinin etkisi altında kirletici maddeler, hem hava, su ve karasal katmanlar içerisinde hem de bu iki ya da üç katman arasında taşınabilmekte ve kıtalar arasında küresel boyutta hareket edebilmektedir.

İşbirliği İlkesi

Sınır tanımayan çevre kirliliklerinin önlenmesi ya da giderilmesi için toplumların küresel boyutta birlikte hareket etmeleri ve işbirliği yapmaları kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Kirleten Öder İlkesi

Çevrenin korunması sorumluluğunu ve çevrenin korunması için gerekli masrafları çevreyi kirletene, çevreye zarar verene yüklemeye dayalı bir ilkedir.

Kaynağında Önleme İlkesi

Çevre kirliliğine sebep olan etkenlerin en erken aşamada ve doğrudan kaynağında önlemesini hedefler.

Sorumlulukların Paylaşılması İlkesi

Küresel anlamda çevre kirlenmesini önleyecek her türlü girişimde bireysel, kurum/kuruluş ve hükümetlerin birlikte hareket etmeleri gerekir.

Çevre Koruma Uygulamaları

İyileştirici Yol

Denetim mekanizmasının işletilmesi, kirliliğe maruz kalan çevrenin kirlilik öncesi haline döndürme, ortaya çıkan kirlilikten dolayı tazminat gibi maddi yaptırım uygulama ve benzeri faaliyetler hayata geçirilerek, çevre kirliliğinin sonuçlarının ya da etkilerinin giderilmesini amaçlayan politika seçeneğidir.

Koruyucu /Engelleyici Yol

Çevreye kirliliğine sebep olmayan ve gelecekte olması muhtemel gelişmeler dikkate alınarak üretim, faaliyet ve uygulama yapılmasını hedefleyen politikadır. Dikkate alınması gereken en önemli uygulama aracı herhangi bir faaliyete başlamadan önce faaliyetin çevreye olası etkilerinin belirlenmesini sağlayan çevre etki değerlendirmesi yapılması ve ortaya çıkacak sonuçlar doğrultusunda hareket edilmesidir.

Çevre Koruma Uygulama Enstrümanları

Hukuki Zorunluluklar

Çevrenin korunması için yetkili idare tarafından oluşturulan yasa, tüzük ve yönetmelikler gibi hukuki zorunluluklar en tesirli çevre koruma enstrümanlarıdır.

Mali Zorunluluklar

Vergiler, teşvikler ve harçlar gibi mali yaptırımlar çevre koruma enstrümanı olarak kullanılabilir. Bu zorunluluğun dayandığı temel ilke çevreyi kirletici faaliyette bulunan kişi veya kuruluşlara çevreye verdikleri zararın bedeli mali olarak ödetmektir.

Yaygın Özendirici Enstrümanlar

Çevre korumada hukuki ve mali enstrümanlarla birlikte, bu araçların uygulanabilirliğini artırmak amacıyla farklı enstrümanlar da kullanılır. Bu uygulamaların en önemlilerinden biri toplumu bilgilendirmektir.

Dünyada Çevre Koruma

Dünyada nüfus artış hızının çok artması ve her geçen gün hızlı bir şekilde gelişen teknolojik alt yapıya bağlı olarak doğal kaynakların hızla tüketilmesi, küresel boyutta çevre kirliliğinin artış göstermesi ve çevre sorunlarının canlı yaşamını tehdit etmeye başlamasından dolayı çevre koruma kavramı kaçınılmaz olarak dünya gündemine gelmiştir. Bu kavramın oluşması devletlerin kendi kurumlarında bu amaç doğrultusunda yapılanmalar başlamıştır. Bununla birlikte çevre koruma kavramı, sivil toplum kuruluşlarının konuya olan ilgilerinin artmasına ve atılması gereken adımlar için gerçekleştirilen planlamaların daha profesyonelce yapılmasına yol açmıştır. Çevreye olan olumsuz etkileri en aza indirmek, var olan kirliliği en düşük maliyet ve en yüksek verimle ortadan kaldıracak arıtım teknolojileri geliştirmek, çevre koruma amacıyla yasal düzenlemeler yapmak, çevre kirleticileri için sınır değerler ve standartlar belirlemek ve gelecekte ortaya çıkması muhtemel senaryolar için tedbirler almak, çevre koruma kuruluşlarının görevleri arasında yer almaktadır.

Dünyada Çevre Koruma Kuruluşları

  • Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP)
  • Avrupa Çevre Ajansı (EEA)
  • ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA)
  • İngiltere Çevre Ajansı (EA)

Türkiye’de Çevre Koruma

Türkiye’de çevre ile ilgili her türlü yapılanma, faaliyet, yatırım ve eğitim gibi temel unsurlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü gibi müdürlükler bünyesinde gerçekleştirilir. Ülkemizde çevre ile ilgili yürütülen her türlü faaliyetin temel dayanağı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56. Maddesinde yer alan, ‘Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir.’ İfadesi ile 09.08.1983 tarihinde kabul edilen 2872 sayılı Çevre Kanunudur.