Risk Yönetimi
Yumurtanın kırıldıktan sonra tekrar eski h âline dönemeyeceği gibi ayağının üzerinden transpalet geçerek kaza geçiren çalışanın ayağı da eskisi gibi olmayacaktır. Kaza geçiren çalışan ve organizasyondaki tüm paydaşlar için bu iş kazası acı bir tecrübe ve bilinçaltına atılacak bir iz olacaktır. Zamanla insanın doğası gereği kolay unutma sebebiyle güvensiz hareketleri yapmaya ve güvensiz koşullarda çalışmaya devam edecektir.
Organizasyonun risk yönetim ekibi, işletmelerinde meydana gelen ramak kala olayları ve iş kazalarını kayıt altına alınması ile ilgili olarak azami gayret göstermelidir. Risk yönetimi, öngörülebilir tehlike ve risklere karşı proaktif bir yaklaşım ile farklı çözümler üretmeye çalışmalıdır.
Dünya da ilk defa, Çernobil’den sonra hazırlanan raporda güvenlik kültüründen söz edildi. Güvenlik kültürü; güvenliği tehdit edebilecek davranış veya uygulamalarla, bunların yer aldığı ortak kullanım ya da etki alanında bulunan canlıların, nesnelerin zararını en aza indirmeyi hedefleyen; algı, inanç, tutum, kural, görev, sosyal uygulamalarla yetkinlik ve sorumluk özelliklerinin tamamıdır. Güvenlik kültürünün en önemli bileşeni, organizasyondaki tüm çalışanların güvenlik kültürüne katkı sağlamasıdır. Bu sayede güvenli davranış alışkanlık h âline gelebilir.
Risk yönetim ekibi, “Risk Yönetim Süreci” modelini kullanması işini kolaylaştırabilir. Yapılan tüm çalışmalarda organizasyonun kapasitesi, ekonomisi, organizasyon dışı riskler, yönetim gereklilikleri ve yasal zorunluluklar göz önüne alınmalıdır. Model de en önemli bileşenler çalışan ile iletişim ve çalışanın öğrenme sürecidir. İletişim ve öğrenme bitmeyen ve sürekli bir dengelenme eğilimindedir. Organizasyon dışı riskler, en az sistemin içindeki riskler kadar etkilidir. Ayrıca risk yönetiminde; devletin ve kurumsal yönetimin rolleri de göz ardı edilemeyecek seviyededir. Fakat risk yönetim sürecinde; riskin doğru belirlenmesi, risklerin doğru analizi, riskin incelenmesi, riskin gözden geçirilip raporlanması ve çalışanların sağlık gözetimleri risk yönetimin merkezinde, kalbindedir.
Risk yönetimi, çalışanların sağlıklı, mutlu, huzurlu, tehlikelerden olabildiğince izole; işletmenin yüksek bir üretim verimliliğini ve kaliteli ürün oluşumunu sağlayabilmek için tüm süreci proaktif olarak yönetmelidir. Ekip; sürekli iyileştirmeyi amaçlayan bir çevrim olan PUKÖ (Planla, Uygula, Kontrol Et, Önle) yaklaşımı ile yönetimi gerçekleştirmelidir. Bu yaklaşımı kullanarak sonuçta ideal bir risk yönetimi için kabul edilebilir risk seviyesini sıfıra ulaştırmaya çalışmalıdır. Tüm yapılan çalışmalar ile kazalar sonucu insanın zarar görmesi engellenmiş olabilecektir.
İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek, çalışanı veya işyerini etkileyebilecek zarar veya hasar verme potansiyeli Tehlike olarak tanımlanır. Risk, tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka zararlı sonuç meydana gelme ihtimalini ifade eder. İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalara ise "Risk Değerlendirmesi" denir.
Risk değerlendirme çalışmalarını gerçekleştirirken, tehlikeleri; mevzuata, ulusal ve uluslararası standartlara, işyeri bina ve eklentilerinin yerleşimine, bilimsel olmak üzere gruplandırmamız halinde analiz işlemlerinde işlerimiz kolaylaşacaktır.
Tespit edilmiş olan tehlikelerin her biri ayrı ayrı dikkate alınarak bu tehlikelerden kaynaklanabilecek risklerin hangi sıklıkta oluşabileceği ile bu risklerden kimlerin, nelerin, ne şekilde ve hangi şiddette zarar görebileceği belirlenir. Bu belirleme yapılırken mevcut kontrol tedbirlerinin etkisi de göz önünde bulundurulur.
Tehlike belirlemede insan, makine ve ekipman, ortam ve yönetim faktörleri etkilidir. İnsanların riski algılamaları kişiden kişiye farklılık gösterir. Farklılığın sebebi; bireyin önceki yaşanmışlıkları, güvenlik kültürüne ve hayata bakış açısından kaynaklanır. Algılamadaki bu farklılıklar ne düzeyde olursa olsun, herhangi bir ciddi iş kazası sonrasında mutlaka algı düzeyinde bir artış meydana gelir fakat olayın üzerinden bir süre geçmesi hâlinde algı düzeyi de zamanla azalır.
Çalışanların işe başlamadan önce işe giriş muayenesinden geçirilmesi hem yasal gerekliliktir, hem de işe başladıktan sonraki klinik bulguların değerlendirilmesinde faydalı olacaktır. Çalışanın yapacağı işin tehlikelerine göre boğaz kültürü, hepatit testleri gibi özel incelemeler de yapılabilir. Ayrıca organizasyonda, çalışanın sağlığına zararlı olabilecek etkenler için de hem anti-Hbs, tetanoz vb. bazı koruyucu aşılar hem de konu ile ilgili gerekli eğitimler yapılmalıdır.
Risk yöneticileri, organizasyondaki riskleri belirleme aşamasına geldiğinde sistemin dışından objektif bir göz ile bakabilmesi yönetimin başarısını arttıracaktır. Riskler belirlenirken sadece organizasyonun içindeki riskler düşünülmemeli, işyeri dışından da kaynaklanabilecek fakat sistemde aksaklık oluşturabilecek iş yeri dışı etkenler de göz önünde bulundurulmalıdır. İşte bu sayede kabul edilebilir risk seviyeleri gittikçe daha makul sınırlara çekilebilecek ve sonunda da ideal olan sıfır tehlike ve risk anlayışına doğru yaklaşılacaktır.
Toplanan bilgi ve veriler ışığında belirlenen riskler; kontrol tedbirlerine karar verilmek üzere etkilerinin büyüklüğüne ve önemlerine göre en yüksek risk seviyesine sahip olandan başlanarak sıralanır ve yazılı hâle getirilir.
Risklerin kontrolünde ilk yapılacak olan tehlikenin kaynağında bertaraf edilmesidir.
Risk analizinin gerçekleştirilebilmesi için kalitatif ve kantitatif metotlar vardır.
Yasal yükümlülüklere ve işyerinin önleme politikasına uygun, kayıp veya yaralanma oluşturmayacak risk seviyesine , kabul edilebilir risk seviyesi denir. Risk kontrol tedbirlerine karar verme aşamasında kabul edilebilir risk seviyesi bir algı, kültür işi olduğu için bakış açısına göre farklılıklar arz edebilir. Yönetim ekipleri; organizasyonlarındaki kazaları azaltıp, verimliliği arttırmak için kabul edilebilir risk seviyesini sıfırlama çalışmaları ideal olana yaklaşmadır.