Çalışma İlişkilerine Giriş

Çalışma Kavramı

Genellikle çalışma nedir sorusuna verilen cevaplar tatmin edici olmaktan uzaktır. Bununla birlikte insanoğlunun yeryüzündeki ilk yaşamsal faaliyetlerinden biri “çalışma”dır. Çalışma, yaşamın sürekliliğini sağlayan sosyal bir faaliyettir ve alet yaparak çalışma, insanı hayvanlardan ayıran en önemli özelliktir.

Tarihsel Süreçte Çalışmaya Yüklenen Anlamlar: Günümüzden yaklaşık beş bin yıl kadar önce Mezopotamya’da eşitlikçi toplum yapısı farklılaşmaya başlamıştır. Bu farklılaşma sürecinde işin anlamı da değişmiştir. Bu süreçte cinsiyete dayalı iş bölümünün ortaya çıkışının etkili olduğu görülmektedir. Cinsiyete dayalı iş bölümü, toplanan ürünün öteki üyeleri ile birlikte tüketilmek üzere depolanması için harcanan emeğin ilk şeklini oluşturmuştur. Çalışma kelimesine yüklenen anlam Fransızca ’da da olumsuz bir anlama sahiptir. Fransızca “çalışma” kelimesinin kökeni üç çatallı “palium” aletiyle işkence yapmak anlamına gelir. Kavram 16. Yüzyılda “toprak işlemek anlamında kullanıldı ve ilerleyen yüzyıllarda bir çeşit işkence anlamına elen “work” şekline dönüştü.

Çalışmanın Önemi: Çalışmanın önemini şu şekilde ifade edebiliriz: Gelir elde etmek, beceri ve yetenek geliştirme, değişiklik, zamansal yapı, toplumsal temaslar, kimlik duygusu.

Tarım Toplumlarında Çalışma: Tarım Toplumunda çalışma, fiziksel ihtiyaçların karşılanması amacıyla ve iş yapma yeteneğinde olan aile bireyleri tarafından yerine getirilen faaliyetlerdir. Kapitalizm temel olarak iki sınıf oluşturmuştur: ilki, üretim araçlarının sahibi olan kapitalistler (burjuvalar), ikincisi ise emek güçlerini satan hatta emeğinden başka satacak hiçbir şeyi olmayan işçiler. Bu iki sınıf, kapitalist bir ekonomik düzende çalışma ilişkisiyle emeğini ücret karşılığında kapitalist sınıfa satmıştır.

Feodal Toplumlarda Çalışma: Feodal Düzen 10. ve 15. Yüzyıllar arasında Avrupa’da ortaya çıkmış bir toplumsal yapıdır. Bu dönemde kölelerin yerini senyör, bey, derebeyi gibi adlarla ifade edilen kişilerin mutlak otoritesi altında çalışan “serf”ler almıştır. Serfler kölelerden farklı olarak “yarı özgür” insanlardır. Ancak isteseler bile üzerinde yaşadıkları toprakları terk edip ayrılamazlardı. Orta çağda Avrupa’da feodal sistem “lort” veya “monark”ın karşılığı olarak “vassal” kavramı kullanılırdı. Vassal ile Senyör arasındaki “fief” adıyla bilinen bir bağlılık sözleşmesi yapılırdı.

Sanayi Toplumlarında Çalışma: Sanayi devrimi ile birlikte toprağa dayalı üretim etkinliği, yerini atölye ve fabrikalara dayalı yeni üretim alanlarına bırakmıştır. Söz konusu fabrikalarda yeni çalışma ilişkileri doğmuş, fabrika sahipleri çalışmayı daha düzenli ve kurallı hâle getirmek için farklı yöntemler geliştirmişlerdir. 1970’li yıllardan sonra özellikle ileri kapitalist ülkelerde maddi yaşam düzeyi yükselmiştir. 1970’lerin ekonomik daralması ile parçalandığında, üretim sistemlerinde toplumları sosyokültürel açıdan yeniden dönüştürmeye başlamıştır.

Sanayi Sonrası Toplumlarda Çalışma: Sanayi sonrası toplumun en önemli özelliği emeğe, sermayeye ve doğaya bağlı ekonomi, bilgiye dayalı ekonomiye dönüşmüş, bilgi ilk kez üretim faktörü olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bugün gelişmiş toplumların ulaştığı aşama, Bilgi Toplumu aşamasıdır ve bu toplumsal yapıda, “bilgi ekonomisi” ve “bilgi işi” önem kazanmış, sanayi toplumu aşamasında iş yapmanın vazgeçilmez koşulu olan “fiziksel emek” önemini kaybederek, “bilgi işi”nin temelini oluşturan “zihinsel emek” önem kazanmaya başlamıştır.


Çalışma İlişkileri Kavramı

Çalışma ilişkileri işverenler ve işçiler arasındaki ilişkiyi ve onların çıkarları ile ilgili düzenlemeleri kapsar. Çalışma ilişkileri, çalışma yaşamındaki iş görenişveren örgütleri ile devletin birbirleriyle karşılıklı ilişkilerini düzenleyen faaliyetler bütünüdür. Çalışma ilişkileri sistemi üç grup aktörü içerir. Bunlar; iş görenler, işveren veya yöneticiler, kamu (devlet) özel kuruluşlardır.

Çalışma İlişkilerinin Tanımı ve Konusu: Çalışma ilişkilerinin temel amacı şunlardır: İşverenler ve işçiler arasında ilişki kurmak, işçi örgütleri arasında iletişim kurmak, işçi-işverenler arasında güç dengesini sağlamak ve çalışma koşulları ile ilgili müzakereleri sürdürmek.

Çalışma ilişkileri sistemi söz konusu hedeflere aşağıdaki yollarla ulaşır: ekonomik ilişki, kurumsallaşma, güç sorunu, güven, ortak hedefler oluşturma

Çalışma ilişkilerinin temel alanları şunlardır: Çatışmanın etkin ve adil çözümü, istihdam ilişkilerinin tüm boyutlarıyla incelenmesi, sosyal aktörler arasında eşitlik, adalet ve demokrasinin tesisi.

Uluslararası Sözleşme ve Kanunlarda Çalışma İlişkileri

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren ve 1919 yılında kurulan ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization – ILO)) ile bugüne kadar 59 Sözleşmesi onaylanmıştır. ILO ile ilişkiler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinasyonu ve temsili aracılığı ile yürütülmektedir. Türkiye tarafından onaylanan ILO sözleşmeleri kanun hükmü özelliğine sahiptir. Bu nedenle ILO sözleşmeleri çalışma dünyasında büyük bir öneme sahip bulunmaktadır. Bu yüzden tüm çalışanlar, işverenler ve diğer paydaşlar ILO sözleşmelerini takip etmeleri ve bu konuda bilgi sahibi olmaları gerekmektedir.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun Temel Sözleşmeleri: Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), çalışma yaşamını çeşitli sözleşmeler çerçevesinde düzenler. Uluslararası Çalışma örgütünün temel sözleşmelerini aşağıdaki gibi belirtebiliriz: Zorla çalıştırma sözleşmesi, örgütlenme özgürlüğü ve örgütlenme hakkının korunması sözleşmesi, örgütlenme ve Toplu Sözleşme Hakkı Sözleşmesi, Eşit Ücret Sözleşmesi, Zorla Çalıştırmanın Yasaklanması Sözleşmesi, Ayrımcılık (İstihdam ve Meslek) Sözleşmesi, Asgari Yaş Sözleşmesi, Çocuk İşçiliğinin En kötü Biçimleri Sözleşmesi.

Çalışma İlişkilerini Düzenleyen Uluslararası İşgücü Kanunu: Bu Kanunun amacı; uluslararası iş gücüne ilişkin politikaların belirlenmesi, uygulanması, izlenmesi ile yabancılara verilecek çalışma izni ve çalışma izni muafiyetlerine dair iş ve işlemlerde izlenecek usul ve esasları, yetki ve sorumlulukları ve uluslararası iş gücü alanındaki hak ve yükümlülükleri düzenlemektir.