Yaşlılık ve Toplum

Yaşlılık ve Toplum Ünitesinin Okutulma Amaçları

Bu ünitenin amacı yaşlılık ve yaşlanmamanın ne olduğunu ve özellikle yaşlılığın toplumsal boyutunu tartışmaktır. Yaşlılığın toplumsal bir konu ve sorun haline gelmesi ve sosyolojinin inceleme alanına girmesi, yaşlı nüfusun toplum içindeki oranının giderek artması ile birlikte olmuştur. Yaşlı nüfus tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de hızla artmakta ve dünya adeta yaşlanmaktadır. Bununla birlikte, yaşlılık olgusu önce batılı toplumlarda ortaya çıkmıştır. Yaşlı nüfusun artarak toplumsal bir konu ve sorun hale gelmesinin modernleşme ile yakın ilgisi vardır. Sanayileşme ve modernleşme ile birlikte, sağlık ve yaşam koşullarındaki iyileşmeler sonucunda ömür beklentisi uzamış ve bu da toplumda yaşlı nüfusun oranının artışı şeklinde tezahür etmiştir.

Bu ünitede tartışılacak konular arasında öncelikle yaşlılık ve yaşlanmanın olduğu, dünyada ve Türkiye’de yaşlılığın genel görünümü, yaşlılığın; fizyolojik, psikolojik ve toplumsal görünümü, yaşlılığın nedenleri, yaşlılık ile ilgili temel sosyolojik yaklaşımlar yaşlılık ile ilgili sosyal teorilerin tartışılması ve ünite sonunda öğrencilerin bu konuları kavramalarının sağlanması hedeflenmektedir.

Yaşlanma ve Yaşlılık

“Yaşlanma” ve “yaşlılık,” sosyoloji, gerontoloji ve geriatri alanlarında oldukça sık kullanılan kavramlardır. Aslında yaşlanma bir süreç, yaşlılık ise bir dönemdir. Yaşlanma ve yaşlılığın başlama zamanlarına baktığımızda, her ikisi de birbirlerinden farklı tanımlanmaktadır. Yaşlanma ana rahmine başlamaktadır. Dolayısıyla bireyin doğumundan başlayarak ölümüne kadar devam eder. Bununla birlikte fiziksel ve sosyal çevre yaşlanma üzerinde etkilidir. Yaşlılığın başlangıcı ise, o günün şartlarına, koşullarına ve toplumun ihtiyaçlarına göre değişiklik göstermektedir

Yaşlılığın Genel Görünümü

Yaşlı nüfus oranı birçok toplumda ve Türkiye’de düzenli olarak artmaktadır. Bu artışlar nüfus piramitleri incelendiğinde açıkça görülmektedir. Günümüzde hala bu artışlar devam etmekte olsa da 20. yüzyılda bir devrim niteliğinde kendini göstermiştir. Yani 20. yüzyıl, ortalama yaşam süresinin uzaması bakımından hızlı bir artışın yaşandığı bir yüzyıldır. Bu sadece ülkemiz genelinde değil genel olarak birçok ülkede görülen bir süreçtir. Başka bir deyişle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin karşılaştıkları bir durumdur. Dolayısıyla bu süreç içerisinde toplumun yapısında değişiklikler meydana gelir. Doğum oranlarının ve ölüm oranlarının aynı zamanlarda azalması ile yaşanan demografik değişim sonucunda nüfusun yaşlanması gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda toplum, genç bir nesilden yaşlı bir nesile dönüşür.

Yaşanan demografik değişimler sonucunda ömür beklentisinin uzamasının en temel nedenleri eğitim, sağlık, barınma, beslenme gibi alanlarda yaşanan gelişmelerdir. Yaşam koşullarında meydana gelen gelişmeler de bireylerin yaşamlarında büyük değişikliklere neden olmuştur. Bununla birlikte bu süreçte gelişme gösteren tıp, biyoloji, kimya ve eczacılık gibi alanların gelişmesiyle de hastalıklar tedavi ve ilaç yoluyla iyileşmeye başlamıştır. Ömür beklentisi, toplum ve sağlık refahının en önemli göstergelerinden biridir ve nüfusun genel sağlık durumunu ölçmek için kullanılmaktadır. Bununla birlikte ömür beklentisi, belirli bir yaşa ulaşan kişinin ortalama yaşayacağı yıl süresidir.

Yaşlanmanın Nedenleri ve Özellikleri

Biopsikososyal bir olgu olarak yaşlılık çok boyutlu bir süreçtir. Dolayısıyla yaşlılık olgusunun nedenleri ve özellikleri de çok boyutlu olarak ele alınmalıdır. Yaşlanma ve yaşlılık çok boyutlu olarak değerlendirildiğinde; yaşlılığın kronolojik, biyolojik, psikolojik ve sosyal yönlerinin olduğu ve bireyin yaşının ilerlemesi ile birlikte, yaşamında yukarıda bahsedilen dört boyutta düzenli olarak değişimlerin olduğu görülür. Aynı şekilde yaşlılık döneminin de kendine özgü karakteristik özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikler fiziksel, psikolojik ve sosyolojik çerçevede incelenmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere yaşlılıktan ve yaşlanmadan bahsederken sadece tek bir olgu üzerinden net bir tanım yapılamamaktadır. Yaşlanmanın nedenlerine, oluştuğu koşullara ve etkilendiği etmenlere bakıldığında, yaşlılığın çok katmanlı bir olgu olduğu anlaşılabilir.

Yaşlılık İle İlgili Kurumlar

Temel sosyolojik yaklaşımlar; fonksiyonalist yaklaşım, etkileşimci yaklaşım ve çatışmacı yaklaşımdır. Yaşlılık ile ilgili kuramlar bu temel yaklaşımlar üzerine inşa edilmiştir. Yaşlılık ile ilgili sosyolojik kuramlardan “geri çekilme”, “aktivite”, “süreklilik”, “toplumsal rol/yaş” ve “modernleşme” gibi kuramlar fonksiyonalist yaklaşımdan hareketle oluşturulmuştur., “Etiketleme”, “alış -veriş” ve “yaşam boyu gelişim” gibi kuramlar ise etkileşimci yaklaşımdan hareketle oluşturulmuştur. Son olarak çatışmacı yaklaşım içerisinde gelişen kuramlar ise “politik ekonomik” ve “yaş tabakalaşması” kuramıdır.