Modernleşme Kuramı
Modernleşme kuramı, 1950’lerden itibaren çağdaş sosyolojide öne çıkan ana kuramlardan biridir. Modernleşme kuramı, geleneksel toplumlara modernleşmeyi kurtuluş yolu olarak gösteren bir kuramdır. Modernleşme kuramı, geleneksel toplum yapılarının modern toplum yapılarına doğru eninde donunda dönüşeceğini ileri sürmüştür. Modernleşme kuramı, Batı toplumlarını, Batı -dışı toplumlara (Doğu toplumlarına) en üstün tek model olarak sunmuştur. Modernleşme kuramı, Batı toplumlarının üstünlüğünü savunmuştur. İşte, bu yüzden, modernleşme kuramı, çağdaş sosyoloji kuramları içinde en fazla eleştirilen kuramların başında gelir. Modernleşme kuramı, birçok sosyoloji kuramının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Daha açık bir deyişle, bağımlılık kuramı, postmodern kuram ve post -endüstriyel toplum kuramı, modernleşme kuramının eleştirisi üzerine inşa edilmişlerdir.
Bu ünitenin amacı, çağdaş sosyolojinin ana kuramlarından biri olan modernleşme kuramını ana hatlarıyla tanıtmaktır. Modernleşme kuramının öğrenilmesi, aynı zamanda, çağdaş sosyolojide etkin olan diğer kuramların, özellikle de bağımlılık kuramının, postmodern kuramın ve post -endüstriyel toplum kuramının daha iyi anlaşılmasına da imkân tanır.
Modernleşme kuramının kökleri, 19. yüzyıl sosyolojisine uzanmaktadır. Modernleşme kuramı, klasik sosyolojinin ustaları olan Auguste Comte, Herbert Spencer, Emile Durkheim ve Ferdinand Tönnies’in toplumları sınıflandırmaya yönelik yapmış oldukları ayrımları (ikili ayrımları) referans almıştır.
Comte, toplumları geleneksel -modern ayrımı çerçevesinde analiz etmiş, toplumların teolojik ve metafizik aşamadan endüstri toplumu aşamasına doğru değiştiğini iddia etmiştir. Spencer, toplumları askerî toplum -sanayi toplumu olarak ikiye ayırmış, değişmenin askerî toplumdan sanayi toplumuna doğru gerçekleştiğini ileri sürmüştür. Durkheim, geleneksel - modern ayrımı yapmış, değişmenin mekanik dayanışmanın hüküm sürdüğü basit toplumlardan, organik dayanışmanın ön planda bulunduğu sanayi toplumuna doğru olduğunu iddia etmiştir. Tönnies de geleneksel - modern ayrımı yapmış, değişmenin gelenekselden moderne, yani “topluluk”tan “toplum”a olduğunu vurgulamıştır.
Modernleşme kuramının ana isimleri, Walt Whitman Rostow, Shmuel Noah Eisenstadt, Neil Joseph Smelser ve Daniel Lerner’dır.
Walt Whitman Rostow, toplumların geçirdiği “iktisadi gelişme aşamaları” olarak “geleneksel toplum”, “hazırlık aşamasındaki toplum”, “harekete geçme aşamasındaki toplum”, “ekonomik olgunlaşma yolundaki toplum” ve “kitle tüketim çağındaki toplum”dan söz etmiştir. Rostow, söz konusu iktisadi gelişme aşamalarının toplumların tamamı için geçerli olduğunu, bütün toplumların eninde sonunda modernleşeceğini iddia etmiştir.
Shmuel Noah Eisenstadt, modernleşmenin bir değişme süreci olduğunu söylemiştir. Eisenstadt, 17. yüzyılda başlayan ve bugün dünyanın tamamına yayılan modernleşme projesinin Batı’ya ait olduğunu, onun ekonomik, politik ve kültürel alanda köklü değişmelere yol açtığını ileri sürmüştür. Eisenstadt, modernleşmeyi, ekonomik, siyasal ve kültürel alanda bir değişim süreci olarak görmüştür.
Neil Joseph Smelser, modernleşmenin toplumun yapısını değiştiren bir yapısal farklılaşma süreci olduğunu ileri sürmüştür. Smelser, modernleşmeyi daha çok iktisadi bir çerçevede ele almış ve onu bir iktisadi gelişme süreci olarak değerlendirmiştir.
Daniel Lerner, modernleşmenin geleneksel toplumların çözülmesine vurgu yapan bir Batı projesi olduğunu öne sürmüştür. Lerner, modernleşmeyi, Batılılaşma olarak görmüştür. Lerner, özelilkle de Türkiye, Mısır, Lübnan, Ürdün ve İran’daki modernleşme süreçlerini analiz etmiştir.
Modernleşme kuramının anahtar terimleri, modern, modernlik, modernleşme, modern toplum, geleneksel toplum, azgelişmişlik, endüstrileşme, kalkınma ve gelişmedir. Modernleşme kuramının bu anahtar terimleri arasında en önemlisi, modernleşme terimidir.
Modernleşme kuramı, toplumları, geleneksel toplumlar ve modern toplumlar olarak ikiye ayırmıştır. Modernleşme kuramı, geleneksel toplumları, geri kalmış, azgelişmiş, anti -demokratik toplumlar; modern toplumları ise, gelişmiş, kalkınmış, demokratik toplumlar olarak tanımlamıştır.
Modernleşme kuramı, geleneksel Doğu toplumlarının modern batılı toplumlara doğru dönüşmesini zorunlu görmüştür.
Modernleşme kuramı, geleneksel toplumların eninde sonunda modern toplumlara doğru dönüşüm geçireceğini iddia etmiştir.
Modernleşme kuramı, Batı toplumlarını en ideal toplum olarak tüm dünyaya dayatmış ve Batı'nın üstünlüğüne vurgu yapmıştır.
Modernleşme kuramı, Batı yayılmacılığını savunmuştur.
Modernleşme kuramı, modern topluma eleştirel yaklaşmamıştır.
Modernleşme kuramı, Batı merkezli bir kuramdır. Yani modernleşme kuramı, Batı'nın kültür yönünden üstün olduğunu savunmuş ve Batı'nın çıkarlarının savunuculuğunu üstlenmiştir. Buna karşın modernleşme kuramı, Doğu toplumlarını küçümsemiş ve onlara karşı önyargılı davranmıştır.
Modernleşme kuramı, sömürgeciliği meşru görmüş olduğu için eleştirilmiştir.
Modernleşme kuramı, modern, modernlik ve modernleşme gibi albenisi olan terimlerin arkasına gizlenerek batı toplumlarını toz pembe göstermeye çalışmıştır. Modernleşme kuramı, Batı’nın çirkin yüzünü (bilhassa da sömürgeci tarafını) göstermemek için çaba sarf etmiştir.