Sembolik Etkileşimcilik

Sembolik etkileşimcilik, çağdaş sosyolojide toplumu “semboller” ve “sembolik etkileşim” açısından çözümleyen bir kuramdır. Sembolik etkileşimcilik, toplumu ve yapıyı yücelten, buna karşın bireyi ihmal eden işlevselcilik ve yapısalcılık gibi çağdaş sosyolojik kuramlara bir tepki olarak doğmuştur. Sembolik etkileşimcilik, çağdaş sosyolojik kuramda ihmal edilen bireyi, birey - toplum ilişkisini odak noktası olarak seçmiştir. Sembolik etkileşimcilik, birey ile toplum arasında kopan bağı onarmaya çalışmış, bireyin ve toplumun iç içe olduğunu ileri sürmüştür. Sembolik etkileşimcilik, genellikle makro konulardan ziyade mikro alanlara yönelmiştir. Sembolik etkileşimcilik, bireyi merkeze koymuş, bireyin eylemlerini ve diğer bireylerle etkileşimlerini incelemiştir. Kısaca, sembolik etkileşimcilik, bireyler arası etkileşimler üzerine yoğunlaşan çağdaş sosyoloji kuramları arasında en bilinenidir.

Bu ünitenin amacı, çağdaş sosyolojinin ana kuramlarından biri olan sembolik etkileşimciliği ana hatlarıyla tanıtmaktır. Sembolik etkileşimciliğin öğrenilmesi, aynı zamanda, çağdaş sosyolojide etkin olan diğer kuramların bilhassa da işlevselciliğin, yapısalcılığın, post - yapısalcılığın, eleştirel kuramın ve yapılaşma kuramının daha iyi anlaşılmasına da imkân tanır.

Sembolik etkileşimciliğin köklerinde yer alan en etkili iki düşünür, George Herbert Mead ve Charles Horton Cooley’dir.

George Herbert Mead, sembolik etkileşimciliğin ortaya çıkıp ve gelişmesinde etkili olmuştur. Mead, bireyin davranışlarını, diğer bireylerle olan etkileşimlerini tahlil etmiştir. Mead, sosyolojik teorinin merkezine benliği yerleştirmiştir. Mead’e göre, benlik, birey dünyaya geldiğinden itibaren gelişir. Mead, benliğin gelişimini üç aşamada ele almıştır. Mead, benliğin gelişim aşamalarında dilin, sembollerin, jestlerin ve mimiklerin önemli olduğunu belirtmiştir.

Charles Horton Cooley, sosyolojik analizlerde birey ya da toplumun önceliği olmadığını belirtmiştir. Çünkü Cooley, birey ve toplumun ikiz olduğunu belirtmiştir. Cooley, birey ve toplum arasında güçlü bir bağın bulunduğunu ve onları birbirinden ayırmanın mümkün olmadığına vurgu yapmıştır. Cooley, birey ile toplum arasındaki ayrılmaz bağa işaret etmek suretiyle sembolik etkileşimciliğin ana yönelimini belirlemiştir.

Sembolik etkileşimciliğin doğuşunda, gelişiminde ve çağdaş sosyoloji kuramları içinde boy göstermesinde en büyük rol oynayan sosyologlar, Herbert Blumer ve Erving Goffman’dır.

Herbert Blumer, sembolik etkileşimcilik terimin icat etmiş bir sosyologdur. Sembolik etkileşimciliğin temel tezleri, Blumer’in görüşlerine dayanır. Blumer, toplumun etkileşim hâlinde olan bireylerden meydan geldiğini öne sürmüştür. Blumer, toplumda bireye, onun davranışlarına, ilişki ve etkileşimlerine önem vermiştir. Blumer, toplumu, etkileşim, sembolik etkileşim ve sembolik olmayan etkileşim terimleri çerçevesinde analiz etmiştir.

Erving Goffman, sembolik etkileşimcilik içinde önemli bir yer tutan dramaturjik görüşü geliştirmiştir. Goffman, gündelik hayatta benliğin nasıl inşa edildiği ve kendisini nasıl sunduğu sorusu üzerine kafa yormuştur. Goffman, benliği çözümlerken “tiyatroya ait çerçeveyi” (ön bölge/sahne önü ve arka bölge/ sahne arkası) kullanmıştır. Goffman, sahne önünde bireylerin rol yaptıklarını, dolayısıyla nazik, kibar ve saygılı davrandıklarını, sahne arkasında ise daha farklı davrandıklarını (kaba ve saygısız) ileri sürmüştür.

Sembolik etkileşimciliğin anahtar terimleri arasında benlik, bireysel benlik, sosyal benlik, ayna- benlik, çocuk oyunu, yetişkin oyunu, genelleştirilmiş başkası, dil, sembol, jest, etkileşim, sembolik etkileşim ve etkileşim düzeni ön plana çıkmaktadır. Sembolik etkileşimciliğin bu kilit terimleri içinde en önemli olanı, benlik terimidir.

Sembolik etkileşimcilik, mikro sosyoloji geleneğidir. Bireyi merkeze almıştır. Bireyin eylemlerini ve diğer bireylerle ilişkilerini ve etkileşimlerini önemsemiştir.

Sembolik etkileşimciler, benliğin oluşumu ve gelişimi üzerine yoğunlaşmışlardır. Sembolik etkileşimcililik, benliğin doğuştan gelmediğini, toplum içinde geliştiğini öne sürmüşlerdir.

Sembolik etkileşimcilik, bireyin bilincine, benliğine ve eylemlerine önem vermiştir.

Sembolik etkileşimcilere göre, toplum, sosyal etkileşim sürecidir. Toplum, bireyler arasındaki ilişki ve etkileşime dayalıdır.

Sembolik etkileşimcilere göre, sosyal etkileşim sürecinde bireyler, toplumda var olan dili, jestleri ve sembolleri öğrenirler.

Sembolik etkileşimcilere göre, toplum, bir sembolik etkileşimdir.

Sembolik etkileşimcilik, birey ve toplum arasında bağ kurmak, ikisini birlikte düşünmek gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Sembolik etkileşimciler, benliğin ve toplumun birbirinden soyutlanarak analiz edilemeyeceğinin altını çizmişlerdir.

Sembolik etkileşimciliğin anahtar terimleri, muğlaktır.

Sembolik etkileşimciler, tam sosyolojik olmamakla suçlanmışlardır.

Sembolik etkileşimcilik, sosyal yapılara ve sınıflara karşı ilgisiz kalmıştır.

Sembolik etkileşimcilik, makro yapıları çözümlemeyi göz ardı etmiştir.

Sembolik etkileşimcilik, sosyal sınıflar, sınıf mücadelesi, eşitsizlik, sömürü, güç ve iktidar ilişkilerini görmezlikten gelmiştir.