Yurttaşlık Kuramı
Yurttaşlık kuramsal olarak 1970’lerde ortaya çıkan, hak ve adalet kavramlarından hareket eden siyasal liberalizm ile 1980’lerde bu düşünceye tepki olarak gelişen ve cemaatin kurucu rolünü merkeze alan komüniteryanizm (cemaatçilik) arasındaki karşıtlığı giderme, liberal adaletle cemaat üyeliğinin beklentilerini birleştirme yönünde bir girişim şeklinde ortaya çıkmıştır.
Şehir devletinden günümüz dünyasına kadar uzanan süreçte yurttaşlık kavramı ile ilgili genel olarak iki farklı anlayış etkili olmuştur. Bunlarda ilki yurttaşlığı gururla kabul edilmiş bir görev ve sorumluluk şeklinde tanımlar. İkincisi ise yurttaşlığı bir statü, yetki, hak veya pasif şekilde kullanılan haklar bütünü olarak ifade eder. İlk anlayışta yurttaşlık hayatın çekirdeği olarak görülür ve aktör olan yurttaşların birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğu düşünülür. İkinci anlayışta hayatın dışsal çerçevesi olarak ortaya çıkan yurttaşlıkta bu sıkı bağ yerine aktörlerin ayrı bağlılıkları vardır.
Yurttaşlık kavramı üzerine farklı düşünceler ifade edilmiş ve farklı yurttaşlık tanımlamaları yapılmıştır. Yurttaşlık kavramının siyasi tartışmalarda yer alması farklı siyasi değerlendirmelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu tartışmalar genel olarak üç başlık altında toplanabilir: Liberal yurttaşlık kuramı, komüniteryan yurttaşlık kuramı ve cumhuriyetçi yurttaşlık kuramı.
Liberal anlayışa göre birey hem beceri ve yeteneklerini geliştirme hem de kendine amaçlar koyma ve bunları gerçekleştirme konusunda yetkin bir varlık olarak değerlendirilmektedir. Bireyi toplumdan daha gerçek bir varlık olarak gören bu yurttaşlık kavrayışı bireye üstün bir değer atfeder.
Komüniteryanlar, liberal bireyci anlayışın cemaat yaşamını yozlaştıran yapısına karşı, görev ve sorumluluklarla donatılmış etkin ve katılımcı yurttaş tipini yeniden oluşturacak yurttaşın katılımını yönlendirecek bir “ortak iyi”den hareket edilmesi gerektiğini savunurlar.
Siyasal olarak erdemli insanlardan oluşan bir yurttaşlar grubuna ve adil bir yönetime dayanan cumhuriyetçi anlayışa göre yurttaşlık öncelikle sorumluluk gerektiren bir unsurdur. Sorumlu olmanın gereği ise kamusal işlere katılımdır. Cumhuriyetçi yurttaşlık ve liberal yurttaşlık arasındaki en temel ayrılık özgürlük kavrayışında ortaya çıkar. Liberal anlayışta özgürlük, bireyin özel çıkarlarını gerçekleştirmesi ile bağlantılı bir şekilde anlaşılırken; cumhuriyetçi gelenekte özgürlük yurttaşın kamusal faaliyetinde anlam bulmaktadır.
Dünya yurttaşlığı kavramının yaygınlaştığı dönem Aydınlanma yüzyılı olmuştur. Ebedi Barış Üzerine Felsefi Bir Deneme adlı çalışmada ulus devletlerin kendi içlerinde cumhuriyetçi düşüncelere göre düzenlenmesini, bu devletlerin uluslararası bir birlik içinde gönüllü bir şekilde yer almasını öneren Kant devletlerin, kendi yurttaşı olsun ya da olmasın bütün bireylerin haklarına saygı göstermesi gerektiğini savunur.
Tarihsel olarak içeriği dönüşüme uğrayan ve tek bir biçime indirgenemeyen yurttaşlık kavramı, farklı siyasi gelenekler içinde farklı şekillerde ele alınmıştır. Dinamik bir kavram olan yurttaşlık, çağdaş dünyada ulus devlet modeli içerisinde hukuki ve siyasi içeriğinden arınarak farklı aidiyet, konum ve duyarlılık biçimlerini dikkate alarak genişlemiştir. Yurttaşlıkla ilgili son yıllarda yapılan tartışmalar arasındaki başat konular, cinsiyet, çevre ve çokkültürlülük ile ilgilidir.