Uygulamalı Ve Klinik Psikolojisi
Uygulamalı Psikoloji
Psikolojinin temel ve uygulamalı alanları etkileşim halinde ve birbirini besleyen bir sistem içerisinde çalışmaktadır. Uygulamalı psikoloji, psikolojinin kuram ve bulgularını günlük yaşam problemlerine çözüm üretmede kullanan uygulamaya dönük bir çalışma alanıdır. Günümüzde uygulamalı psikolojinin yaygın çalışma alanları endüstri ve örgüt psikolojisi, adli psikoloji, spor psikolojisi, eğitim psikolojisi, trafik psikolojisi ve sağlık psikolojisidir. Uygulamalı psikolojinin kurucusu Hugo Münsterberg olarak kabul edilmektedir. Uygulamalı psikolojinin ortaya çıkışı ve yükselişini etkileyen üç önemli faktör; dönemin işlevselciliğe yakın duran entelektüel iklimi, akademisyenleri üniversite dışında gelir aramaya iten dönemin ekonomik koşulları ve I. ve II. Dünya savaşları döneminde ortaya çıkan askerlerin seçilme, değerlendirilme ve tedavisine yönelik gereksinimlerdir. Klinik psikoloji, uygulamalı psikolojinin en yaygın çalışılan ve en bilinen çalışma alanlarındandır.
Klinik Psikoloji
Amerikan Psikoloji Derneği’nin tanımına göre, klinik psikoloji alanı, bireyin uyum sorunlarını, psikolojik zorlanma ve sıkıntılarını anlamak, öngörmek ve hafifletmek ve bununla birlikte kişisel gelişim ve uyumu desteklemek için kuram ve uygulamayı bütünleştirir. Klinik psikolojinin temelleri, 1896 yılında Lightner Witmer öncülüğünde Pensilvanya üniversitesinde ilk psikoloji kliniğinin kurulması ile atılmıştır. I. Dünya Savaşı’nın ilk dönemlerinde Amerikan ordusuna alınacak on binlerce askerin seçimine yönelik ölçme ve değerlendirme araçlarına gereksinim duyulmuştur. II. Dünya Savaşı ile birlikte ortaya çıkan 3 milyon gazinin savaşa bağlı oluşan zihinsel ve psikolojik sıkıntıları, klinik psikologlara duyulan ihtiyacın ani ve acil şekilde artmasına yol açmıştır.
Klinik Psikologların Yaygın Çalışma Alanları
Klinik psikologların en yaygın çalışma alanları ölçme ve tanısal değerlendirme, psikoterapi sürecini yönetme, araştırma etkinlikleri yürütme, psiko -eğitim ve mesleki danışmanlık etkinlikleri gerçekleştirme olarak dört temel başlık altında değerlendirilebilir.
Klinik Psikoloji Alanının Diğer Bağlantılı Disiplinlerden Farkı
Psikiyatristler, psikiyatrik bozukların teşhis ve tedavisi için aldıkları tıp eğitimini kullanarak ilaç reçete edebilir veya diğer fiziksel ve biyolojik müdahaleleri gerçekleştirebilir. Psikolojik danışmanlık ve rehberlik mesleği, ülkemizde eğitim fakülteleri bünyesinde verilen Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik lisans eğitimiyle gerçekleştirilir. Klinik psikoloji eğitimi ise psikolojik bozukluklara ilişkin kuramsal ve uygulamalı eğitimi birleştiren lisansüstü düzeyde bir eğitimdir.
Klinik Psikolojide Anormal Davranışın Tanımı
Ortalamadan sapma olarak anormallik: Bu istatiksel tanıma göre, bir toplumda veya kültürde nadir veya olağandışı görülen davranışlar anormal kabul edilir.
İdealden sapma olarak anormallik: Bu tanımlama, toplumda ideal görülen davranışı veya bazı ahlaki standartları normal ve bunlardan farklı olan davranışı anormal olarak değerlendirir.
Kişisel bir rahatsızlık hissi olarak anormallik: Bu tanıma göre bir davranış bireyde kişisel bir sıkıntı, endişe ya da suçluluk duygusu yaratırsa ya da başkalarına zararlı ise, o davranış anormal kabul edilir.
İşlevselliğin bozulması olarak anormallik: Kendi kendine yetebilen, diğer insanlarla iyi ilişki kurabilen, günlük yaşantısını üretken olarak sürdürebilen kişiler çoğu insan tarafından işlevsel ve normal, toplumsal yaşamın taleplerine uyum sağlayamayanlar anormal kabul edilir.
Psikolojik Bozukluklara Yönelik Yaklaşımlar
Biyolojik Yaklaşım (Hastalık Yaklaşımı): Tıbbi model veya hastalık yaklaşımı da denen biyolojik yaklaşım anormal davranışların nedenini hormonal bir dengesizlik, nörokimyasal bir bozukluk ya da beyin hasarı gibi biyolojik faktörlerle açıklamaya çalışır.
Psikanalitik Yaklaşım: Bu yaklaşımın kurucusu Freud'a göre, çocuklar çeşitli cinsel ve agresif dürtülerin ve bunların yol açtığı çatışmaların görüldüğü belirli gelişim aşamalarından geçer ve bu bilinçdışı çatışmalar başarılı bir şekilde çözümlenmezse yetişkinlik döneminde anormal durumlara yol açar.
Davranışçı Yaklaşım: Öğrenmenin temel ilkelerini kullanan davranışçı yaklaşımın savunucuları, normal ve anormal davranışı çeşitli uyaranlara verilen yanıtların bir sonucu olarak görürler. Onlara göre bir davranışın pekişmesini veya sönmesini sağlayan şey ödül veya cezadır
Bilişsel Yaklaşım: Bilişsel yaklaşım, kişilerin düşünce, inanış ve algılarını yani bilişlerini oluşturan zihin süreçleri açıklama ve anlamaya odaklanır. Bu yaklaşıma dayalı psikoterapi, davranışın altında yatan bilişi veya düşünce süreçlerini değiştirmeye çalışarak davranışı değiştirmeye çalışır.
Hümanistik (Birey Odaklı) Yaklaşım: Carl Rogers ve Abraham Maslow'un çalışmaları ışığında gelişen hümanist yaklaşım, insanların temel olarak rasyonel (akılcı), sosyal dünyaya yönelimli ve kendini gerçekleştirme motivasyonuna sahip olduklarını savunur.
Sosyokültürel Yaklaşım: Sosyokültürel yaklaşım, insanların hem normal hem de anormal davranışlarının içinde yaşadıkları kültür ve toplum tarafından şekillendirildiğini varsayar. Bu yaklaşıma göre, anormal davranışların kökeninde yoksulluk, yaşamsal stresler ve önyargılar gibi sosyokültürel etmenler vardır. .