Psikolojide Tarihsel ve Güncel Akımlar
Psikolojinin kurulmasını temsil eden akım Yapısalcılık'tır. Yapısalcılık, içgözlem yöntemiyle zihnin daha küçük parçalara bölünemeyen temel yapı taşlarını ve bu yapı taşlarının birleşerek nasıl üst düzey bilinçli zihinsel etkinleri oluşturduğunun yasalarını bulmaya çalışmıştır. Yapısalcılığın en önemli temsilcileri, Wilchelm Wundt ve Bradford Titchener'dir.
İşlevselcilik, zihnimizin işlevleriyle, değişen çevre koşullarına nasıl uyum sağladığıyla ilgilenir. En önemli temsilcileri; William James, John Dewey ve James Rowland Angell'dir.
Davranışçılık, "nesnel" olma savıyla doğrudan etki-davranış ilişkisini araştırırır ve bu nedenle davranışı gösteren özneye ilişkin her türlü öznel anlamlamdırma etkenini yeterince veya hiç dikkate almaz.
Davranışçılığın fizyolojik öncüsü Iwan Pawlow, en önemli temsilcileri ise Edward Lee Thorndike, Hohn B. Watson ve "radikal davranışçı" Burrhus Frederic Skinner’dir.
Gestalt Yaklaşımı, algılama ve öğrenme süreçlerini bir bütün olarak veya bütünsel örüntüler içinde inceler ve zihnimizde anlamlı bir algı oluşturmak için beynimizin bazı temel kurallara uyduğunu ileri sürer. Gesalt Yaklaşımı’nın en önemli temsilcileri Max Wertheimer, Wofgang Köhler ve Kurt Koffka'dır.
Hümanistik Psikoloji, insana doğası itibarıyla olumlu ve kendi içsel kaynaklarıyla zorlukların üstesinden gelebilen bir varlık olarak bakar. Hümanistik Psikoloji'nin en önemli temsilcileri, "Gereksinimler Hiyerarşisi" ile tanınan Abraham Maslow ve "danışan merkezli terapi" yaklaşımıyla tanınan Carl Rogers'tır.
Pozitif Psikoloji'ye göre terapistler kişinin psikolojik direnme gücünü, olumlu ve güçlü özeliklerini geliştirmesine yardımcı olmalıdır. En önemli temsilcileri Boris Cyrulnik, Mihály Csikszentmihályı ve Martin Seligman'dır.
Evrimsel Psikoloji, psikolojik yapımızın evrim sürecinde sorun çözmede başarısını kanıtlamış kültürler üstü modüller içerdiğini ve bu modüllerin genlerle kuşaktan kuşağa aktarıldığını öne sürer. En önemli temsilcileri Leda Cosmides, John Tooby ve Steven Pinker'dir.
Marksist bir "özne bilimi" olan Eleştirel Psikoloji 'ye göre psikolojik sorunlar, kapitalist toplumsal yaşamdaki çelişkilerin ve kısıtlılıkların, bozulmuş özneler arası ilişkilerin "kistleşmiş tortularıdır". Geleneksel psikolojinin kuramsal ve deneysel materyalini eleştirel olarak özümseyerek yeni bir paradigma olma savıyla ortaya çıkan Eleştirel Psikoloji; ürettiği kavramlar ve uygulama anlayışıyla, bireylerin dünyayı öznel olarak nasıl deneyimlediklerinden yola çıkmakta, onların kendi başarımlarıyla kapitalist toplumun psikolojik biçimlendirmelerinden kurtulmalarına ve toplumsal kökten değişim için isteklenmelerine katkı sağlamaya çalışmaktadır. Kurucusu Klaus Holzkamp'tır.