Pragmatizm: Peirce, James ve Dewey
Pragmatizm bir kavram, ilke veya görüşün anlam veya doğruluğunu pratik sonuçlarıyla belirleyen çağdaş felsefe akımıdır.
19. yüzyılda Amerika'da doğup gelişen bir felsefedir.
Pragmatizm kavramının Türkçe karşılığı faydacılıktır.
Pragmatizm açısından eylem öğretiden, deney sabit ilkelerden önce gelir.
Amerikan üniversitelerinde Alman ekolünden gelen hocaların etkisiyle spekütalif bir felsefe yapma eğilimi oluşmuştu. Ancak çağdaş felsefe yeni felsefe yapma yolları, arayışları ve tartışmalarının da önünü açmıştır. Bu çerçevede yeni felsefenin, insanların gerek entelektüel gerekse pratik sorunlarını çözmeye yardım edebilecek bir felsefe olması gerektiği Peirce tarafından ifade edilmiştir.
Pragmatizm bir anlam, araştırma, gerçek ve etik kuramıdır.
Bir etik kuramı olarak pragmatizm, kişiyi belirli bir şekilde davranmaya zorlayan etik değerlerin olduğuna karşı çıkar.
Amerikan düşüncesi üzerinde yoğun bir etki yapmış olan bu hareket modern düşüncenin iki farklı eğiliminin bir sentezini yapma girişimi olarak görülmektedir. Modern düşüncenin eğilimlerden ilki, ampirizm, yararcılık ve evrim teorisi doğrultusunda gelişen seküler, otoriter görüştür. Diğeri ise akla, insan zihnine olağanüstü bir güç atfeden idealist gelenektir. Pragmatizm, bu iki zıt gelenek arasında bir uzlaşma sağlama ve her iki gelenekte var olan değerli unsurları bir araya getirme çabasındadır.
Ön yargılara, dogmatizme, otoriter çözümlere karşıdır.
Pragmatizm açık düşünceye, bilime, çoğulculuğa, ve hümanizme önem verir.
Böylece pragmatizm, evrimsel bir liberal felsefedir.
Faydacılık, değerli olanın, tek tek kişilerin mutluluğu olduğu fikrine dayanır. Ancak hazcılıkla aynı şey değildir.
Pragmatizm kişinin başka insanların mutluluğunu göz önüne alması gerektiği konusunda ısrar eder.
Charles Sanders Peirce, William James ve John Dewey ana kurucuları ve savunucularıdır.
Felsefi bir okul olarak pragmatizm, özellikle 20. yüzyılın başlarında Amerikada güç kazanmıştır.
Peirce, pragmatizmi “bir teorinin işe yaradığı veya toplumsal olarak faydalı olduğu takdirde doğru kabul edilmesi gerektiğini” bildiren doğruluk görüşüyle özdeşleştirir.
Peirce eylemlerimize kaynaklık eden inançları bağlanma yöntemi, otorite yöntemi ve rasyonel yöntemle açıklar.
James, pragmatizmi “sadece bir yöntem” olarak tanımlar.
Felsefi sisteminin esaslarını, Pragmatizm adlı kitabında ortaya koyan James'in felsefi görüşü pratiklik, faydalılık ve verimlilik kavramlarına dayanır.
Deweyin bütün felsefesinin merkezinde, deneyim kavramı bulunur.
Bir yöntem olarak pragmatizm insan yaşamının bir amacı olduğunu ve insan ile dünya üzerine olan teorilerin bir sınanmaya tabi olması gerektiğini ileri sürer.
Dewey ayrıca “günlük yaşamda iyinin hâkim kılınması için demokratik değerlerin öğrenilip uygulanması süreci” olarak tanımladığı eğitimin önemini vurgulamıştır.
Dewey 1924’te Türkiye’ye gelmiş ve Türk eğitim sisteminin yeniden organizasyonu işinde görev almıştır.
Dewey, bireysel problemlerden ziyade toplumla ilgili problemlerle uğraşmıştır. İnsan zihninin ezelî -ebedî hakikatlere ulaşamayacağını; ancak pratik ve sosyal problemlerle başa çıkabileceğini savunur.
Peirce, James ve Dewey pragmatizmin farklı anlam ve yönlerine vurgu yapsalarda ortak noktaları gündelik hayatın pratik sonuçlarıyla ilgilenmeleri ve düşünmeyle uygulama arasında sıkı bir ilişki olması gerektiği kanaatleridir.
Pragmatizmin, kendisini bilinçli olarak uygulamaya yönelik bir felsefi yaklaşım olarak görmesi onun aydınlar, düşünürler ve toplumun çeşitli kesimleri tarafından hızla benimsenmesini sağlamıştır.
ABD’nin felsefi düşünceye yaptığı yegane özgün katkı olarak görülen pragmatizm, teorik ifadesini ve ana doğrultusunu Charles Sanders Peirce’ın çalışmalarıyla kazanmıştır.
İçinde bulunduğu dönemi “yöntemler çağı” olarak adlandıran Peirce, doğa bilimlerdekine benzer bir yaklaşımı felsefede hâkim kılabilmek için bu alanlarda kullanılan yöntemlerin felsefeye uygulanmasının gerekli olduğunu düşünür.
James İtalyan pragmatist Papini'den aldığı benzetmeyle şöyle der: "Pragmatizm, bir otelde deki koridor gibidir. Birçok oda bu koridorda dizilidir ve her odada değişik ve farklı felsefe kendisini gösterir. (teizm veya ateizm, idealizm veya pozitivizm) Her durumda odalar bu koridora açıldığı gibi her felsefe pragmatik yöntemden faydalandığında anlamlı olur.”