Yararcılık: J.Bentham v e J.S.Mill

Ahlak felsefesinin temel problemleri bağlamında çeşitli yaklaşımlar ileri sürülmüştür. Ahlaki bakımdan iyi bir eylemin ölçütünün ne olduğu bu bağlamda önemli bir tartışma konusudur. Kimi yaklaşımlar, ahlaki eylemin temel amacının mutluluk olduğunu kabul etmiş, bu amaç doğrultusunda gerçekleştirilen eylemlerin ahlaki bakımdan iyi eylemler olduğunu savunmuştur. Bir başka yaklaşım ise ödev ahlakıdır. Bu yaklaşım da temel ölçüt olarak aklın buyruklarına uyulması gerektiğini savunmuştur. Temelleri Antik döneme dayanan bir diğer yaklaşım ise hazcılıktır. Hazcılığa göre insana haz veren eylemler iyi, haz vermeyip de acı veren eylemler kötüdür. Çağdaş dönemlere gelindiğinde ise ahlaki eylemin iyi olabilmesinin ölçütü olarak yararın kabul edildiği yararcılık tutumu görülmektedir.

Tüm ahlaksal eylemlerin temelinde, psikolojik bazı etkenlerin ve olguların yattığı savından hareket eden, bir ahlaksal eylemin değerini ise o eylemin yararıyla ölçen akım, yararcılık olarak tanımlanır.

İlk Çağ’dan Yeni Çağ’a kadar birçok değişik fraksiyonda mutlulukçu öğretiler geliştirilmiştir. İlk çağ’da daha bireyci bir karaktere sahip olan bu öğretiler, Yeni Çağ’la birlikte toplumsalcı bir karakter kazanmaya başlamıştır. Etik tarihinde hazcılığın ilk temsilcisi Sokratik okullardan Kyrene Okulu ve onun büyük düşünürlerinden biri olan [MÖ435 -356] yılları arasında yaşamış Aristippos’tur. Hazzı, insan doğasına ve onun psikolojik yapısına dayandıran Aristippos, hazzın en yüksek iyi ve tek bir türden olduğunu da ilk dile getirenlerdendir. Düşünüre göre, sadece “haz” kendi başına bir erektir; bütün başka şeyler ancak hazza araç olabildikleri ölçüde arzuya değerdir. İlk Çağ’ın diğer hazcı düşünürü ise, [MÖ341 -270] arasında yaşamış olan Epikuros’tur. Maddeci gelenek içerisinde yer alan Epikuros, bu geleneğin diğer büyük düşünürü olan Demokritos’un aksine varlık âleminde determinist bir görüşü benimsemez ve varlık âleminde tesadüfe yer verir. Tesadüfe yer vermesinin temel nedeni, ahlak alanında özgürlüğe zemin oluşturmak gayesinden başka bir şey de değildir. Düşünür, ahlakta kayıtsız bir özgürlüğün var olması gereğine inanmış ve “en yüksek iyi”yi haz olarak konumlamış; bu hazzın da geçici bir durumla gelen haz değil, sürekli ve kalıcı olan haz olduğunu ısrarla savunmuştur. Dolayısıyla Epikuros’a göre, zihin zevkleri şehvete tercih edilmelidir. Aristippos’un aksine Epikuros, bedensel haz ve zevklerden daha kalıcı ve dış etken ve koşulardan daha bağımsız olduklarını düşündüğü manevi ve ruhsal zevklere öncülük vermiştir .

Hazcılık temelli bir yararcı anlayışı ilk geliştiren düşünür, İngiliz radikal J. Bentham'dır. Bentham'a göre, doğa insanı iki efendinin kölesi yapmıştır. Bunlar, haz ve acıdır.

Bentham'ın yararcı öğretisini geliştiren ve onu daha sistematik kılan, yine bir İngiliz olan J.S.Mill'dir.

Hazlar arasında nitelik ve nicelik bakımından ayrım yapan Mill'e göre, hâlinden memnun bir domuz olmaktansa, hâlinden memnun olmayan bir insan olmak, bahtiyar bir budala olmaktansa mutsuz bir Sokrates olmak daha iyidir. Mill, yararcı temelli politika anlayışında özellikle çoğunluğun tiranlığından derin bir kaygı duymakta; demokrasinin eşitlik ve seçim anlayışına dair çeşitli endişelerini dile getirmektedir. Yine bu bağlamda, Mill, çok içerikli bir özgürlük anlayışı geliştirmiş; belki de düşünce tarihinde özgürlüğe bu kadar net vurguyu yapan yegâne isimlerden biri olmuştur.

Cinsiyet ayrımcılığı konusunda da bu problemlere ilk vurgu yapan ve bunun telafisi için temel bir eser hazırlayan, yine Mill'dir.