Borçlar Hukuku Temel Kavram ve Kurumlar
Borcun, konu, kişisel olarak (kim ifa edecekse), yer ve zaman olarak doğru ya da gerektiği şekilde yerine getirilmesi şeklinde tanımlanabilecek ifaya dair birçok husus borçların ifası başlığı altında kanunda ayrıltılı şekilde düzenlenmiştir (TBK m. 81 -111).
İfa borcu sona erdiren temel nedenlerden biridir. Ancak ifanın istisnai olarak borcu sona erdirmediği, ifa edene (bunun alacaklı olması anlamında) halefiyet yoluyla geçtiği durumlar (TBK m. 127) vardır.
Kanuna göre (TBK m. 83), borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu, borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değildir. Buna karşılık borçlunun kişiliğinin önem kazandığı sözleşmelerde bizzat ifa etmesi gerekir. Ne var ki borçlu bu gibi durumlarda temel edime hakim olması kaydıyla yardımcı şahıs kullanabilir. TBK m. 116’ya göre borcun ifasında yardımcı şahıs kullanan borçlu, yardımcı şahsın ifa sırasında borçluya verdiği zararlardan sorumludur. Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yapılan işler hariç yardımcı şahısların fiilerinden dolayı sorumluluk önceden yapılan bir anlaşmayla tamamen veya kısmen kaldırılabilir (TBK m. 116 II).
Borç kural olaral doğrudan alacaklıya ifa edilmelidir, meğer ki üçüncü kişiye ifaya izin veren aksine anlaşma ya da kanun hükmü olsun. Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur (alacaklı temerrüdü). Alacaklı kusuru olmasa dahi temerrüde düşebilir. Alacaklı temerrüdünde borçlunun sorumluluğu daha az takdir edilir. Diğer taraftan borçlu alacaklı temerrüdünde, tevdi, satma ve duruma göre sözleşmeden dönme haklarına sahip olabilir.
İfanın konusu açısından kural, borcun konusu ne ise onun ifası şeklindedir. Bölünebilir borçlarda, borcun tamamı belli ve muaccel ise, alacaklı kısmi ifayı kabul etmek zorunda değildir. Para borçlarında faizin ödenmesi kısmı ifa sayılmaz. Para borçları cins borcu niteliğinde sayılmalı ise de istisnai olarak parça borcu niteliğini kazanabilirler. Faiz alacağı asıl alacağın fer’i niteliğinde (bağlı nitelikte) olmakla birlikte asıl alacağın bir parçası değildir. Anapara faizinde paranın bir süre kullanılmasının bir anlamda karşılığı söz konusudur. Temerrüt faizi ise paranın zamanında iade edilmemesi nedeniyle ifa edilmesi gereken faiz niteliğindedir.
İfa zamanı itibarıyla muaccel (vadesi gelmiş, talep edilebilir) ve mueccel (vadeye bağlanmış ve vadesi beklenmesi gereken, bu nedenle henüz talep edilemeyen) ayrımı yapılmaktadır.
Borcun ifa yeri, işin niteliğinden, tarafların açık ya da örtülü anlaşmasından ya da bazen de kanundaki düzenlemelerden anlaşılır. Bu yönde bir belirleme yok ise kanundaki yedek hukuk kurallarına göre belirlenir: Buna göre para borçları götürülecek borç olup, parça borçları sözleşmenin kurulması sırasında bulundukları yerde, diğer borçlar ise borçlunun yerleşim yerinde ifa edilirler.
Tam iki taraflı sözleşmelerde, kimin önce ifa edeceği yönünde sözleşme kuralı, adet veya bu duruma dair kanunda özel bir düzenleme yoksa her iki tarafın da borçlarını aynı anda ifa etmeleri gerekir. Bu şekilde edim teklif edilmeksizin kendisinden ifa talep edilen borçlu, ödemezlik def’ine dayanabilir.