Sözleşmede Şekil ve Genel İşlem Koşulları
Hukuki işlemlerde şekil kavramı çeşitli anlamlara gelir. Bu konuda en çok bilinen ayrımlardan bir tanesi; geçerlilik, düzen ve ispat şekli ayrımıdır. Diğer bir ayrım, hukuki temelleri baz alan kanuni ve iradi geçerlilik şekli ayrımıdır.
Geçerlilik şekli, bir hukuki işlemin geçerli olabilmesi için uyması gereken şekli ifade eder. İspat şekli, bir hususun ispatlanmasına geçerli olan kuralları (şekil) ifade eder. Düzen şekline gelince, bazı açılardan hukuki işlemi yapan kurum ya da kişilere (örneğin, noterlere, tapu memurlarına) uymaları gereken kurallar getirilmiş olabilir. Düzen şekline aykırılık hukuki işlemin geçersizliği sonucunu doğurmaz.
Geçerlilik şekli açısından geçerli olan temel kural şekil serbestisidir (TBK m. 12). Bu nedenle sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Geçerlilik şeklinin kabul edilmesinin arkasında, zayıfı korumak (onu düşünmeye sevk etmek ve kararının anlamını tartmasına imkân sağlamak), hukuk güvenliğini sağlamak gibi düşünceler yatar.
Taraflar bir hukuki işlemin geçerliliğini belirli bir şekilde yapılmış olması şartına bağlayabilirler. Biz buna iradi geçerlilik şekli ya da kanunun deyişiyle kısaca iradi şekil diyoruz (TBK m. 17).
Yasal şekil sadece sözleşmenin kurulması için değil, bunun değiştirilmesi için de geçerlidir (TBK m. 13 I). Ancak sözleşmenin metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın kapsamında değildirler. İradi şekilde değişikliğin de şekle bağlı olduğunun ayrıca kararlaştırılmış olması gerekir.
Geçerlilik şeklinin görünümleri olarak, sözlü şekil (örneğin, evlenme akdi, sözlü vasiyet); yazılı geçerlilik şekli[(adi ve nitelikli olmak üzere kendi içinde ikiye ayrılır), tarafların el yazılı veya daktilo ile yazdıkları metinle alacağın devrini gerçekleştirmeleri ilkine, yazılı metinde örneğin kefilin sorumlu tutulacağı tutarın belirtilmesi nitelikli geçerlilik şekline örnek olarak verilebilir]; resmî geçerlilik şekli (bu da onaylama ve düzenleme şekli olarak ikiye ayrılır) ifade edilebilir. Hukukumuzda resmî geçerlilk şeklini gerçekleştirmeye (resmî senet düzenlemeye) kural olarak noterler yetkilidir. Tapuda yapılan işlemler için ise asıl olarak tapu müdürlükleri yetkilidir.
Sözleşmenin geçerliliği bir şekli gerektiyor ise buna aykırı yapılan sözleşme kesin hükümsüz olur (baskın görüş ve uygulama). Ancak özellikle şekle aykırı sözleşmenin iki tarafça da ifa edildiği durumlarda sonradan bunun geçersizliğinin ileri sürülmesi dürüstlük ilkesi ile çelişebileceğinden, artık şekle aykırılığın ileri sürülmesi hukuken dinlenmez.
Bazen hukuki işlemin geçerliliği bazı hususların eklenmesini gerektirir. Vesayet altındaki kişinin yapacağı bazı hukuki işlemlerin (örneğin taşınmazın devri) geçerliliği, salt yasal temsilcinin olurunu değil vesayet organlarının onayını da gerektirir.
Sözleşme ilişkilerinin yaygınlaşması ve kitleselleşmesi nedeniyle uygulamada önceden hazırlanmış sözleşme metinlerinin (genel işlem ya da iş koşullarının) karşı tarafça kabul edilmesi (banka kredi sözleşmeleri, iş sözleşmeleri, elektronik ortamda yapılan birçok işlem, tüketici kredileri vs.) çokça karşılaşılan bir durumdur. Bu durum ile sözleşme özgürlüğü arasında görece bir çatışma bulunduğundan, bu tür koşulların hukuken denetlenmesi ihtiyacı doğmuştur. Bu denetim, bu koşulların sözleşme kapsamına girip girmediğinin tespiti, girmiş koşulların geçerli olup olmadıklarının tespiti, içerik olarak denetlenmeleri ve nihayet yorum yoluyla denetlenme şeklinde gerçekleşmektedir.