Haksız Fiiller: Kusur Sorumluluğu
Hukukumuzda, sözleşmelerin ve sebepsiz zenginleşmenin yanında, borcun diğer bir önemli ve temel kaynağını da haksız fiiller oluşturur.
Haksız fiil sorumluluğu gereğince, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Haksız fiilin varlığından söz edebilmek için dört unsurun bir arada bulunması gerekir: Bunların fiilin hukuka aykırı olması, fiilin kusurla gerçekleşmesi, bir zararın varlığı ve fiil ile zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır.
Bir fiilin haksız fiil olarak nitelendirilebilmesi için, hukuka aykırı olması gerekir. Bu nedenle bir başkasının mal ya da kişi varlığına zarar verse de hukuka uygun gerçekleşen fiillerden dolayı tazminat ödenmesi gerekmez. Yasal savunmanın, zorda kalmanın, üstün nitelikte bir özel ya da kamu yararının bulunduğu durumlarda ya da kamu gücünün yasal çerçevesinde kullanılması sonucunda meydana gelen zararlarda bu nedenle hukuka aykırılık ortadan kalkar. Kural olarak, zarar görenin rızası da hukuka aykırılığı ortadan kaldırır.
Kişinin hukuka aykırı fiilinden sorumlu tutulabilmesi için kusurunun varlığı gerekir. Kusur; kast ve ihmal olmak üzere ikiye ayrılır. İhmal de kendi içinde, ağır ve hafif ihmal olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bunların tamamı kusurun dereceleridir. Bir başka ayırıma göre de kusur; ağır ve hafif kusur olmak üzere ikiye ayrılır. Ağır kusur; kusurun derecelerinden kast ve ağır ihmali kapsar. Hafif ihmal ise hafif kusur altında yer almaktadır.
Zarar, kişinin haksız fiilden dolayı mal varlığında rızası dışında gerçekleşen bir eksilmeyi ifade eder. Bu tanım aslında maddi zarara ilişkindir. Manevi zararın ise gerçek anlamda bir zarar olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği öğretide tartışmalıdır. Maddi zarar, bu anlamda mal varlığında azalma, kişinin mal varlığına ya da kişi varlığına yönelik hukuka aykırı bir fiilden kaynaklanmış olabilir.
Haksız fiilin son unsuru, zararla fiil arasında sebep-sonuç ilişkisinin, nedensellik bağının bulunup bulunmadığıdır. Bu bağın varlığı ya da yokluğunu belirlemek amacıyla uygun nedensellik teorisine başvurulmaktadır. Uygun nedensellik teorisi günlük yaşam deneyimlerini, hayatın normal akışını dikkate alarak fiilin zarara neden olup olmadığını araştırmaktadır. Uygun nedensellik teorisinin yetersiz kaldığı ya da adaletsiz sonuçlara yol açtığı durumlarda hukuka aykırılık değerlendirilmesi yapılmakta, ihlal edilen hukuk kuralının koruma alanı dışında kalan zararlar ya da talepler bu yolla geri çevrilebilmektedir.
Bir zararla ilgili ya da bir zarara yol açacak birden çok nedenin bulunması hâlinde; ortak nedensellik, yarışan nedensellik, seçimlik nedensellik, öne geçen nedensellik kavramları altında bu nedenlerle zarar arasında nasıl bir bağın bulunduğu incelenmektedir. Bu sayılanlar nedensellik bağının türlerini oluşturmaktadır.
Fiil ile zarar arasındaki bağı; mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru koparmaktadır. Bunlara nedensellik bağını kesen nedenler denmektedir.