Çeşitli Borç İlişkileri
Satım ve kira sözleşmesinin dışında, Türk Borçlar Kanununun Özel Borç İlişkileri Kısmında düzenlenen birçok borç ilişkisi vardır. Bunlara; bağışlama, kullanım ödüncü, tüketim ödüncü, (eser)istisna, vekâlet, kefalet sözleşmeleri ile vekâletsiz iş görme örnek verilebilir.
Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, mal varlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Bağışlamada bulunmak için fiil ehliyetine sahip olmak gerekir. Sınırlı ehliyetsizler kendilerini borç altına sokmadığı için bağışlama önerisini tek başlarına (kanuni temsilcilerinin rızasına ihtiyaç duymaksızın) kabul edebilirler. Elden bağışlamanın aksine, taşınırlara ilişkin bağışlama sözü vermenin yazılı şekilde yapılması gerekir. Bir taşınmazın bağışlanması sözü veriliyor ise bunun geçerliliği, ancak resmî şekilde yapılmış olmasına bağlıdır
Ödünç sözleşmeleri ikiye ayrılı: Kullanım ödüncü ve tüketim ödüncü.
Kullanım ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir şeyin karşılıksız olarak kullanılmasını ödünç alana bırakmayı ve ödünç alanın da o şeyi kullandıktan sonra geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir. Kullanım ödüncünü kira sözleşmesinden ayıran en önemli özellik, bu sözleşmede kullanım karşılığı bir bedel alınmıyor olmasıdır.
Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir. Kullanım ödüncünden farklı olarak, tüketim ödüncünde ödünç alan ödünç konusunu tüketmektedir.
Eser sözleşmesi (istisna sözleşmesi), yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Eser; objektif olarak tespit edilebilen, bağımsız, bir hukuki bütünlüğü bulunan belirli bir maddi ya da maddi olmayan sonuçtur. Eser sözleşmesinde yüklenicinin işi bizzat yapması kuraldır. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz.
Bir kişinin vekâleti olmaksızın başkasının hesabına iş görmesi hâlinde vekâletsiz iş görme söz konusu olur. Vekâletsiz iş görme gerçek ve gerçek olmayan vekâletsiz iş görme olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.işsahibi yapılan işi uygun bulmuşsa, vekâlet hükümleri uygulanır. Bu kural hem gerçek hem de gerçek olmayan vekâletsiz iş görme için geçerlidir.
Kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmeye kefalet sözleşmesi adı verilir. Hukukumuzda evlilerin kefil olabilmesi eşlerinin yazılı rızasına bağlanmıştır. Kefalet; adi kefalet ve müteselsil kefalet şeklinde ikiye ayrılabilir. Adi kefalette kural, alacaklının alacağının ödenmesi için önce borçluya başvurmasıdır. Alacaklı, borçluya başvurmadıkça, kefili takip edemez. Müteselsil kefalette ise alacaklı borçluya başvurmadan doğrudan kefile başvurabilir ve borcun ödenmesini kefilden isteyebilir.