Göçmenlere ve Sığınmacılara Yönelik Sosyal Hizmet Uygulaması

Uluslararası Göç Örgütü'nün verilerine göre çeşitli sebeplerden dolayı her yedi kişiden birinin göçmen olduğu bir dünyada yaşamaktayız. Bu, dünya çapında neredeyse bir milyar insana karşılık gelmektedir. İnsanoğlu dünyada var olduğundan beri zorunlu olarak ya da kendi isteğiyle bulunduğu yerden farklı bir yere hareket etme hâlinde olmuş ve kendini sürekli yer değiştirme döngüsünün içinde bulmuştur.

Göç, “Ekonomik, siyasi, ekolojik veya bireysel nedenlerle, bir yerden başka bir yere yapılan ve kısa, orta ve uzun vadeli geriye dönüş veya sürekli yerleşim hedefi güden coğrafik, toplumsal ve kültürel bir yer değiştirme hareketi” olarak tanımlanmıştır.

Göç ile İlgili Kavramlar

Disiplinler arası bir alan olan göç ile ilişkili kavramlar; göçmen, sığınmacı, mülteci, şartlı mülteci, ikincil koruma ve geçici koruma olarak sıralanmaktadır.

Göç

Lee (1966), göçü insanların bir coğrafya üzerinde yer değiştirmeleri, bireylerin ya da toplumsal kümelerin bir yerden başka bir yere gitmeleri şeklinde tanımlamıştır.

Göçmen

Göçmen, “Hem maddi ve sosyal durumlarını iyileştirmek hem de kendileri veya ailelerinin gelecekten beklentilerini artırmak için başka bir ülkeye veya bölgeye göç eden kişi ve aile fertleri” olarak tanımlanmaktadır.

Sığınmacı

Uluslararası Göç El Kitabı’nda sığınmacı kavramı; “Zulüm veya ciddi zarardan korunmak amacıyla, kendi ülkesi dışında bir ülkede güvenlik arayışında olan ve ilgili ulusal ya da uluslararası belgeler çerçevesinde mültecilik statüsüne ilişkin yaptığı başvurunun sonucunu bekleyen kişi” olarak tanımlanmaktadır.

Mülteci

Mültecilik, uluslararası hukukta tanımlanmış ve belli kriterleri taşıyan göçmenlere verilen hukuki bir statüdür.

Şartlı Mülteci

Gitmek istediği ülkede belirli şartlar oluşuncaya kadar bulunduğu ülkede kalma hakkı söz konusu olan kişidir.

İkincil Koruma

Mülteci veya şartlı mülteci olarak nitelendirilemeyen kişidir.

Geçici Koruma

Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve haklarında bireysel olarak uluslararası koruma statüsü belirleme işlemi yapılamayan yabancılara sağlanan korumayı ifade etmektedir.

Göçün Nedenleri

Büyük çapta sonuçları olan göçün oluşmasındaki temel etkenler arasında savaş, iç çatışmalar, insanların can güvenliğinin tehlikede olması, politik unsurlar, sağlıkta yetersizlikler ve eşitsizlikler, eğitim kalitesinin düşüklüğü gibi itici nedenler ile birlikte; siyasal güvenlik, istihdam imkânları, siyasal özgürlük, eğitim imkânları, gıdaya ulaşım imkânları gibi çekici nedenler sıralanabilir.

İnsanların göç etme nedenlerini içinde bulundukları coğrafya, ülkelerinin yönetim sistemi, fırsat ve imkânlara erişim gibi temel faktörler bağlamında değerlendirildiğinde; doğal nedenler, ekonomik nedenler, siyasi nedenler ve sosyal nedenler olmak üzere dört başlık altında değerlendirmek mümkündür.

Göçmenlerin ve Sığınmacıların Yaşadıkları Sorunlar

Göçmenler ve sığınmacılar yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı yaşadıkları toprakları terk edip daha iyi bir yaşam kurma umuduyla başka ülkelere ya da bölgelere göç etmektedir. Ancak gittikleri yerlerde de göçmen ve sığınmacıları çoğunlukla refah dolu bir yaşam beklememektedir.

Göç eden kişi göç etmeye karar verdiği andan itibaren kendini çeşitli sorunların içinde bulmaktadır. Bu sorunlar arasında göç ettiği yerde karşılaştığı sorunlar en önemlilerini oluşturmaktadır. Göçmen ve sığınmacıların karşılaştıkları sorunlar genel olarak; barınma ve beslenme, sağlık, eğitim, istihdam, ekonomik ve psikolojik olarak değerlendirilmektedir.

Göçmen ve Sığınmacılarla Sosyal Hizmet Uygulaması

Sosyal hizmet uzmanları, bireyler arası dengeyi sağlayan ve aynı zamanda bireylerin toplumsal refah sistemi üzerinde ulaşılabilirliğini artırmak amacıyla müdahalelerde bulunan bir beceri düzeyinde olup, insan hakları ve sosyal adalet çerçevesinde göçmen ve sığınmacıların karmaşık ihtiyaçlarına, aile ve sosyal çevreleri ile ilgili her türlü sorunlarına çözüm bulma görevi yürütmektedir. Özellikle son yıllarda, yukarıda belirtilen dezavantajlı gruplardan en önemlisini kuşkusuz göçmenler ve sığınmacılar oluşturmaktadır. Dünyada ve Türkiye'de önemli bir olgu hâline gelen göç sürecinin yaratmış olduğu sorunlar ve çözümünde sosyal hizmet disiplininin önemi büyüktür.

Güçlendirme, göçmen ve sığınmacılarla yapılacak sosyal hizmet müdahalelerinden biri olup, insanların kendilerini ilgilendiren olaylara, durumlara katılmaları ve onları denetim altında tutmaları için yeterince güçlü olabilmelerinin sağlandığı bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Sosyal hizmet müdahale ve uygulamalarında çoğunlukla kullanılmakta olan güçlendirme yaklaşımı, bireyin kontrol yetisine sahip olabilmesini sağlamaktadır.

Levienne (2000), sosyal hizmet mesleğinin göçmen ve sığınmacılarla üç farklı düzeyde çalışabileceğini ifade etmiştir. Bu alanlar mikro, mezzo ve makro düzeyler olarak tanımlamıştır.

Göçmen ve Sığınmacılarla Çalışan Sosyal Hizmet Uzmanlarının Karşılaştıkları Sorunlar

Göçmen ve sığınmacıların, göç ettikleri yeni ülkedeki uyum sürecinde yardımcı ve ön planda olan meslek elemanları sosyal hizmet uzmanlarıdır. Ancak göçmen ve sığınmacılarla çalışmak yorucu olabilmekte, tükenmeye ve iş motivasyonunun etkilenmesine neden olabilmektedir. Hatta sosyal hizmet uzmanlarında fiziksel ve zihinsel olarak sağlık sorunları oluşabilmektedir. Olumsuz yönde etkilenen sosyal hizmet uzmanlarının verdikleri hizmet kalitesi de düşebileceğinden müracaatçıların sorunları için sunulan çözüm önerileri yetersiz kalabilir ve iyi bir sosyal hizmet müdahalesi gerçekleşmeyebilir.