Bireylerle Sosyal Hizmet

Bireylerle sosyal hizmet müdahalesi insanların birey olarak doyurucu ilişkiler kurmasına, hem kendisine hem de topluma yararlı bir yaşam sürmesine ve değişen toplumsal koşullara uyum sağlayabilmesine yardımcı olmayı amaçlar.

Sosyal hizmetin temel müdahale yöntemlerinden birisi olan bireylerle sosyal hizmet; bireyin daha tatmin edici insan ilişkileri geliştirmesi amacıyla bireyin gelişimi ve uyumu ile ilgilenmektedir. Bireyin uyumu ve gelişimi, toplumdaki kaynakları etkili bir şekilde kullanmasına bağlıdır. Bazen birey içsel ve dışsal faktörler nedeniyle var olan hizmetlere ulaşmakta başarısız olur. Bu durumda sosyal hizmet uzmanı kişiye yardımcı olmak üzere devreye girer. Bu nedenle bireyle sosyal hizmet, kişinin uyumu ve gelişimi için yardımcı olacak bire bir ilişki kurulmasını gerektirir.Her bir birey sosyal, ekonomik ve fiziksel çevresine değişik tepkiler verir ve her bireyin sorunları diğerinden farklıdır. Bireyle sosyal hizmet uygulaması kapsamında, günlük hayatındaki sorunları ile başa çıkmada zorlanan bireylere yardımcı olmak için insancıl müdahalelerde bulunulur. Sosyal işlevsellik sorunları ile ilgili olarak bireylerle veya ailelerle çalışırken kullanılan “duruma göre davranma yaklaşımı”, sosyal hizmetin dolaysız yaklaşımlarından birisidir. Bireyle sosyal hizmet, müracaatçının çevresine uyum sağlayabilmesi için bireyselleştirilmiş hizmet sunan bir sosyal hizmet yöntemidir.

Bireyle sosyal hizmetin ilkeleri, müracaatçı ve sosyal hizmet uzmanı arasında yakın bir ilişki kurulması için uygulanır. Bu ilkeler, bireyselleştirme, anlamlı ilişki kurma, kabul etme, iletişim, duyguların amaçlı ifade edilmesi, kontrollü duygusal katılım, yargılayıcı olmayan tavır, müracaatçının özerkliği, sosyal hizmet uzmanın öz farkındalığı, sosyal işlevsellik, davranışları düzenleme, sosyal öğrenme ve gizlilik olarak sıralanabilir.

Bireyselleştirme İlkesi: Bireyi tek bir açıdan değil, birçok açıdan değerlendirmektir. Her bir birey diğerlerinden farklı ve kendine özgüdür. Her bir bireyin sorunları farklıdır ve kendi entelektüel düzeyine bağlıdır. Bu yüzden; yardım etme tekniği entelektüel düzey, sosyo-ekonomik durum, ego gücü, kişinin kapasitesi ve kaynaklarına göre şekillenmelidir.

Anlamlı İlişki Kurma İlkesi: Bireyle sosyal hizmet uygulamasında ilişki kurmanın amacı müracaatçının davranışını değiştirmek veya uyumsuz durumlarını düzenlemektir. Anlamlı ilişki, müracaatçıya ilgi göstererek kurulur.

Kabul Etme İlkesi: Bu ilke müracaatçıyla “olduğu” gibi ilgilenmeyi ve algılamayı ifade eder. Kabul etme, müracaatçıların güçlü yönlerini ve sınırlılıklarını tanımlamayı ve kullanmayı, uygun olmayan özellikleri, olumlu ve olumsuz duyguları ve yapıcı-yıkıcı tutum ve davranışları içerir.

İletişim İlkesi: Sosyal hizmet uzmanının temel işlevi, müracaatçının duygularını ifade ederken rahat hissetmesini sağlayacak bir ortam yaratmaktır. Bu da düzgün bir iletişim kurulabilmesine bağlıdır.

Duyguların Amaçlı İfade Edilmesi İlkesi: Duyguların amaçlı ifade edilmesi; müracaatçının özellikle olumsuz duygularını özgürce ifade edebilmesi ihtiyacının farkında olunması anlamına gelir. Sosyal hizmet uzmanı, ifade edilen duyguları teşvik etmeden veya eleştirmeden amaca odaklı olarak dinler. Kontrollü Duygusal Katılım İlkesi: Bu ilke, “müracaatçıların duygularına duyarlı olmayı, duyguların anlamını anlamayı ve onlara amaçlı ve uygun bir tepki vermeyi” ifade eder.

Yargılayıcı Olmayan Tavır İlkesi: Bu ilke, suçlu ya da suçsuz bulmayı veya gereksinim ve sorunların ortaya çıkmasında müracaatçının sorumluluk derecesini dışlayarak sosyal hizmet uygulamasını gerçekleştirme anlamına gelir.

Müracaatçının Özerkliği İlkesi: Bu ilke, sosyal hizmet uygulaması sürecinde müracaatçıların tercihlerini yaparken ve karar verirken özgür olması gereksinimini ve hakkını tanımlar.

Sosyal Hizmet Uzmanının Öz Farkındalığı İlkesi: Sosyal hizmet uzmanının öz farkındalığı; sosyal hizmet uzmanının, müracaatçının sorunları ile ilgilenirken kendi güçlerinin ve sınırlılıklarının farkında olmasıdır.

Sosyal İşlevsellik İlkesi: Sosyal işlevsellik, bir kişinin temel gereksinimlerini karşılaması için gerekli görevleri ve aktiviteleri yerine getirebilmesi ve toplumun belirli bir alt kültürü tarafından yerine getirilmesi beklenen önemli sosyal rollerini gerçekleştirebilmesi becerisidir.

Gizlilik İlkesi: Bu ilke, müracaatçının mesleki ilişkide kendisiyle ilgili açıkladığı gizli bilgilerin korunması hakkına dayanır. Sosyal hizmet uzmanları gizliliğin sınırlarını,mesleki ve yasal zorunluluklarda uzman ve müracaatçının haklarını açıklamalıdır. Bireylerle sosyal hizmet; bazı değerler veya felsefi çıkarımlardan oluşan kavramsal bir çerçeveye sahiptir. En temel değer; tüm insanların değerli ve onurlu olması ilkesidir. İkinci olarak ise maddi ve manevi iyilik halini sağlayarak insanın iyileştirilmesi hedefine kendini adamaktır. Bir diğeri ise insanların en yüksek potansiyellerinin gelişimi ile ilgilidir.