Konut Kapıcıları ve Komşuluk Hakkı
Çok katlı ve toplu yapılarda yaşamlarını sürdüren malikler kendi bağımsız bölümlerinin dışında kalan yerlerde doğan genel hizmetleri yerine getirmede yetersiz kalmaktadırlar. Ana gayrimenkulün bakımı ve temizliği başta olmak üzere küçük çaplı onarımlara kadar uzanan bir yelpazede işlerin yerine getirilmesinde çalışacak kişilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kişiler hukuki literatürde konut kapıcısı olarak nitelendirilmektedir.
Kapıcılar, her şeyden önce işçidirler ve bir iş yerlerinde çalışmaktadırlar. Dolayısıyla kapıcıların hukuki durumları, İş Kanunu bağlamında ele alınmalıdır. Konut kapıcıları; ana gayrimenkulün genel hizmetlerini gören ve bağımsız bölümlerde ikamet edenlerin hepsine karşı eşit şekilde hizmet etmekle yükümlü olan kişilerdir. Konut kapıcılığı ile ilgili konuların düzenlenmesi amacıyla 03.03.2004 tarihinde 25391 sayılı Konut Kapıcılığı Yönetmeliği hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Yönetmelikte kapıcıların hizmetlerinin kapsam ve niteliği ile çalışma süresi, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri, yıllık ücretli izin hakları ve kapıcı konutlarına ilişkin usul ve esaslar ele alınmaktadır.
Kapıcıların çalışma süresi haftalık 45 saattir. Bu süre çalışma biçimine göre sözleşme ile azaltılabilir. Çalışma süresi, kapıcının işte geçirdiği zamandır. Kapıcı konutu tahsis edilmiş iş yerinde çalışma biçimine göre günlük çalışma süresi en çok dörde bölünebilir. Ara dinlenmesi çalışma süresinden sayılmaz. Kapıcıların çalışma saatleri, yaz ve kış saat uygulamaları ve iklim şartları dikkate alınarak düzenlenebilir. Kapıcının alacağı ücret tarafların anlaşmasıyla belirlenir. Ancak kapıcının alacağı ücret, asgari ücretten aşağı olamaz. Kapıcıya görevi nedeniyle konut verilmesi zorunlu değildir. Kapıcıya, görevi nedeniyle verilmiş olan konut için iş sözleşmesinin devamı süresince kira istenemez.
Komşuluk; belli bir yöredeki taşınmazlarda oturanlar veya o yörede iş yeri olanlar ya da birbirine yakın taşınmazlardan yararlananlar arasındaki ilişkiyi tanımlayan bir kavramdır. Medeni Kanun’a göre komşu hakkı, kişinin mülkiyetini kullanmasını sınırlayıcı bir niteliğe sahiptir. Bir şeye malik olan kişi, o şeyi dilediği gibi tasarruf etme hakkına sahiptir. Fakat bu malik olduğu şeyi kullanırken komşularını tedirgin edecek ve onlara zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorundadırlar. Komşuların birbirlerini rahatsız etmemeleri, hoşgörülü davranmaları ve belirli konularda birbirlerine tahammül edebilmeleri gerekmektedir. Medeni Kanun'a göre komşuluk hakkından istifade edecek kişiler sadece taşınmazın maliki değildir ayrıca taşınmazda yaşayan kiracılar ve oturma - yararlanma hakkına sahip olan kişiler de komşuluk hukukundan yararlanabilir.
Komşuluk hukukunun önemli bir unsuru, kişilerin inisiyatifleri dışında meydana gelen olaylara ve sorunlara tahammül edebilmek mecburiyetidir. Komşu taşınmaz malikleri, komşuluk gereği ortaya çıkan çevre etkilerine kural olarak tahammül etmek zorundadır. Fakat bu etkiler, taşkınlık niteliğine kavuşursa komşu taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü de ortadan kalkar ve belirtilen taşkınlığa kanuni yollardan karşı koyma hakkı kazanır. Yönetim planına, genel hukuk kurallarına, örf ve âdete aykırı davranışlarda bulunarak komşularına zarar veren ve onları rahatsız eden kişiler hakkında ana gayrimenkulün bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesine başvurarak hâkimin müdahalesi istenebilir.