Binalarda Patlayıcı Ortam Ve Yangın Yönetimi

Patlayıcı, parlayıcı ve yanıcı nitelikteki madde ve tozların veya buharın atmosferik şartlar altında oksijen ile karışımında tutuşturucular tarafından alevlenebildikleri ve patlayıcı kıvama geldikleri yerlere “patlayıcı ortam” denir. Patlayıcı/yanıcı maddelerin kıvılcım, gaz, buhar, sis ve tozlarının herhangi bir ateşleme kaynağı ile reaksiyon veya şok etkisiyle atmosferik şartlar altında ateşlenmesi veya teması sonucunda yüksek derecede ısı, ışık, gaz, ses ve basınç meydana getirerek kısmen veya tümüyle yanabilen, aniden ve şiddetle yayılması olayına “patlama” denir. Patlamanın olması için patlayıcı madde (Patlayıcı, parlayıcı ve yanıcı gaz, buhar veya toz), hava (Oksijen), enerji, patlamayı ateşleyecek bir kıvılcım veya güç kaynağının hepsinin bir araya gelmesi gerekir. Bu üç unsurdan biri devre dışı edilebilirse patlama tehlikesi kalmaz.

“Mekanik patlama”: Kapalı kapların, kazan veya tankların ya da boru sistemlerinin çeşitli fiziksel etkiler sebebiyle içerdeki basınçlarının artması sonucu meydana gelen patlamaları örnek verilebilir. Genellikle bu tür patlamalarda yüksek ısı görülür.

“Kimyasal patlama”: Sıvı veya katı hâldeki patlayıcı maddelerin çok büyük bir hızla, hacminden çok daha büyük bir hacmi olan gazlara dönüşmesi ile ortaya çıkar. Bu dönüşme süreleri saliselerle ölçülebilecek zaman içerisinde meydana gelir ve son derece yüksek ısı (binlerce derece) yaratır.

Patlayıcı, parlayıcı ve yanıcı gaz, toz ve buharın oksijen ile karıştıklarında patlayabilmeleri için bir enerji kaynağına ihtiyaç vardır. Bu genellikle elektrikli aletlerin ark çıkaran kontakları ve ısınan yüzeyleri olmakla birlikte, enerji birikimi ve biriken enerjinin boşalmasına neden olan tüm kaynaklar tehlikeli ortamı patlatabilirler.

Binalar patlama ve yangın açısından kullanım amaçlarına göre; “Düşük tehlikeli yerler”, “Orta tehlikeli yerler ve “Yüksek tehlikeli yerler” olmak üzere üç gruba ayrılırlar. “Tehlikeli alanların sınıflandırılmasının amacı”; farklı riskler taşıyan bölgeleri birbirinden ayırmak ve böylece ayrılan her bölge için kullanılacak uygun elektriksel donanımın seçilmesi ve kurulmasını sağlamaktır. Bunun yanında standartlarla da “patlayıcı alandaki kimyasalların yanıcılık düzeyleri, boşalma kaynakları, yayılma hızları ve bu alandaki havalandırma koşullarına göre patlayıcı alan sınıflandırması” amaçlanmaktadır. Çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak için özel önlem alınmasını gerektirecek miktarda patlayıcı ortam oluşabilecek yerler, “tehlikeli” kabul edilir. Çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak için özel önlem alınmasını gerektirecek miktarda patlayıcı ortam oluşma ihtimali bulunmayan yerler “tehlikesiz” kabul edilir.

Patlayıcı ortam oluşabilecek yerlerin sınıflandırılması için EN 60079 -10-1 ve EN 60079 -10-2 ile NFPA 499 ile IEC 60079 -10-1 standartları geliştirilmiştir. “EN 60079 -10-1 standardı”; patlayıcı gaz ortamları oluşabilecek alanların sınıflandırılması, “EN 60079 -10-2 standardı” ise; tozlu patlayıcı ortamların (BÖLGE/ZONE) tayinini yapmak üzere hazırlanmış birer rehber niteliğindedir.

Binalarda patlama riski değerlendirilirken; ortamda kolaylıkla tutuşabilen her tür maddenin varlığı, patlayıcı atmosfer oluşacak ortamlar, patlayıcı atmosferin oluşup oluşmama ihtimali, patlayıcı ortama neden olacak patlayıcı karışımın havadaki dağılım oranı, patlayıcı ortamın oluşumunun veya tehlikeli patlayıcı ortamın tutuşmasının önlenip önlenemeyeceği ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Patlamadan korunmak için ise ( tehlikeli patlayıcı ortamın önlenmesi, tutuşabilir maddeler yerine başka madde kullanımını mümkün kılmak gibi biri dizi ) tedbir alınması gerekmektedir.

Yanıcı maddelerin ısı ve oksijenle birleşmesi sonucunda ortaya çıkan kimyasal olaya “yanma” denir. Üç elemanın yanma olgusu içinde doğru oranda yer alması sonucu yanma meydana gelir, yanmanın devamında yangın oluşur. “Yangın” ise; yararlanmak amacıyla yakılan ateş dışında, denetlenemeyen ve istenmeyen yanma olayıdır. Yanma olayı, kontrolün dışına çıkması nedeniyle can ve mal güvenliğimizi tehdit eder ya da zarar verir.

Yanma sonucu oluşan değerler; ısı, ışık ve dumandır. Her türlü yapı, bina, tesis ve işletmelerin, tasarımı, yapımı, işletimi, bakımı ve kullanımı aşamalarında, herhangi bir şekilde çıkacak yangının, can ve mal kaybını en aza indirerek söndürülmesini sağlayacak yangın öncesinde ve sırasında alınacak tedbirler ile organizasyon, eğitim ve denetimin usul ve esaslarını belirlemek yangın yönetiminin temel amacıdır. “Yangın yönetiminde kapsam” ise; binalarda alınacak yangın önleme ve söndürme tedbirlerini, yangının ısı, duman, zehirleyici gaz, boğucu gaz ve panik nedeniyle oluşan can güvenliğine yönelik tehlikeleri en aza indirmek için gerekli olan işletmelerin tasarım, yapım, kullanım, bakım ve işletim aşamalarında alınacak önlemleri ve hazırlıkları kapsamaktadır. Binalarda yangın güvenlik tedbirleri iki şekilde ele alınmaktadır. Bunlar; “pasif yangın güvenlik tedbirleri” ve “aktif yangın güvenlik önlemleridir”. Pasif yangın güvenlik önlemleri; mimari proje aşamasında tasarlanan, bina inşaatında yapılan ve kalıcı işlevi bulunan önlemlere denir. Aktif yangın güvenlik önlemleri ise pasif önlemleri tamamlayıcı olarak binanın yapımı sırasında veya daha sonra eklenen ve sadece yangın durumunda işlevi olan, belirli bir hedefe yönelmiş önlemlerdir. Ayrıca günlük hayatımızda alabileceğimiz yangın güvenlik önlemleri de bulunmakta olup, bunlarda gerek yönetmelikler gerekse de kanunlarla belirlenmiş olup yapı veya işletme sahiplerinin bunlara uygun olarak gerekli tedbirleri almaları gerekmektedir. Yangın yönetimi kural ve tedbirlere sonuna kadar uyulmakla sorunsuz bir şekilde yürütülebilir. Bu kural ve tedbirler bina yapı maliyetlerine ek külfetler getirmekte fakat bu önlemler ve yangın güvenlik sistemleri herhangi bir yangın durumunda can ve mal güvenliğinin sigortalarıdır. Etkin mücadele ve müdahalede en önemli faktörlerden birinin de eğitim olduğu unutulmamalıdır. Zira müdahale personeli ve halk asgari bilgilerle donatılmalı, psikolojik olarak da yangınla mücadeleye hazırlanmalıdır. Yangınla bilinçli olarak mücadele etmek kayıpları en aza indirmekte en etkin faktör olacaktır.