Binalarda Toz Yönetimi

Uluslararası Standardizasyon Kuruluşuna (ISO 4225 - ISO, 1994) göre, “Toz: kendi ağırlıkları ile çökebilen ya da bulundukları ortamda askıda kalabilen 75 mikro metre çapın altındaki küçük katı parçacıklardır.

Atmosferik Kimya Terimleri Sözlüğü' ne (IUPAC, 1990) göre, Toz: volkanik patlamalar ve rüzgar, gibi doğal kuvvetler tarafından veya kırma, ufalama, öğütme, torbalama, sondaj ve yıkım, gibi insan yapımı gibi mekanik işlemler ile hava içerisine karışan küçük, kuru katı parçacıklardır .

Tozları; Fibrojenik Tozlar; Kanserojen Tozlar; Zehirli Tozlar, Radyoaktif Tozlar, Patlayıcı Tozlar, metalik tozlar, Az zararlı tozlar, Organik ve bitkisel kökenli tozlar ve Biyolojik zararlı tozlar ayırabiliriz. Ayrıca Avrupa Standardizasyon Komitesi tozları; Solunabilir Toz (Fraksiyon), Trokal (Thoracic) Tozlar ve Alveollere Ulaşan (Respirable) Tozlar olmak üzere 3 şekilde sınıflandırmıştır.

Tozluluk, herhangi bir malzemenin, paketlenmesi, yüklenmesi, taşınması, boşatılması, depolanması sırasında havada toz oluşturma eğilimi olarak tanımlanır. Tozluluk, yüksek, orta veya düşük tozluluk olarak sınıflandırılır.

İnsanların zamanlarının çoğunu (yaklaşık % 80-85) iç ortamlarda geçirdikleri için iç ortam hava kalitesi terimi son yıllarda önem kazanmıştır. İç ortam hava kalitesi, bina içerisindeki havanın kalitesini, kirleticilerin konsantrasyonlarını ve termal (sıcaklık ve bağıl nem) koşullarını ifade eder, bu da bina sakinlerinin sağlığını, rahatını ve performansını etkiler. Bu ünite içinde İç ortam hava kalitesini olumsuz yönde etkilediği bilinen en önemli kirletici kaynaklarından partikül madde ve asbest hakkında bilgiler verilecektir.

Partikül madde (PM), parçacık çapı 0,002 ile 100 μm arasında değişen, havada asılı halde bulunan kimyasal bileşimi katı veya sıvı olabilen taneciklere denir. Partikül madde konsantrasyonu, ofislerde ve endüstriyel temiz iç ortamlarda adet/m3 endüstriyel ortamlarda μg/m3 ya da mg/m3 olarak ifade edilir.

Partikül maddenin büyüklüğü ve konsantrasyonu ile sağlık sorunları oluşturma riski arasında doğrudan bir ilişki vardır. Kaba partiküller üst solunum sisteminde tutulurken çapı 10 mikrometreden daha küçük olan parçacıklar en büyük problemi oluşturur, çünkü akciğerlerinizin derinlerine inebilirler, hatta bazıları kan dolaşımınıza bile girebilir.

Asbest, ticari ve endüstriyel uygulamalarda kullanılmak üzere ince, dayanıklı ipliklere ayrılabilen lif demetleri olarak çevrede doğal olarak bulunan minerale verilen isimdir. Bu lifler ısıya, ateşe ve kimyasallara dayanıklıdır ve elektrik iletmezler. Bu nedenlerle, asbest birçok endüstride yaygın olarak kullanılmaktadır. Asbeste maruz kalmak akciğer hastalığı gelişme riskini artırır. Bu risk sigara ile birlikte 50-90 kat daha artmaktadır. Asbest lifleri havada solunur hale geldikleri zaman tehlikeli ve öldürücüdür. Solunan lifler akciğerlerde birikmeye başlar ve zarar verir.

Toza bağlı olarak oluşacak sağlık sorunları tozun cinsine (fiziksel, kimyasal ve mineralojik özellikler), konsantrasyonuna ve toza maruz kalma süresine göre değişir. Parçacığın aerodinamik çapları, tozların havada ne kadar kalacağını, solunması olasılığını ve solunum sistemi içindeki birikim yerlerini belirler. Toza bağlı olarak oluşan meslek hastalıklarından en çok rastlanılanları; Silikozis, Siderozis, Bisinozis, Asbestozis ve Pnömokonyoz sayılabilir.

Partikül madde (Toz) ölçümlerini 4 kategoride sınıflandırabiliriz.Bunlar;Hava kalitesi ölçümleri, İşyeri ortam ölçümleri, Kaynak kontrolüne yönelik ölçümler ve Partiküllerin kimyasal bileşimlerinin analizidir.

Toz ölçümünde yönteme karar vermeden önce, toz örneklerinin alınmasında dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Bunlar; Toz örnekleri en çok üretim yapılan günlerde, Tüm vardiyayı temsil edecek sürede, Hava akımının girdap yapmadığı düzgün kesitli yerlerden, Numunenin normal olarak işçilerin nefes aldıkları yükseklikten alınmalıdır.

Partikül madde ölçümleri konsantarsyon ve boyut dağılım olmak üzere yaygın olarak, gravimetrik, optik, elektrostatik yük v.b. tekniklere dayanan değişik yöntemler kullanılmaktadır.Kullanılan ölçüm yöntemlerinden gravimetrik yöntem en güvenilir olanıdır. Bu nedenle genellikle tercih edilmektedir. Işık yansımasının ölçüldüğü yöntemlerde, filtre üzerine düşen ışın demetinin absorblanması ya da yansıması ölçülmektedir. Renk koyulaştıkça absorbsiyon artarken, yansıma ya da geçirgenlik azalmaktadır.