Bilginin Toplumsal Temelleri ve Bilgi Tipleri: Kısa bir Tarihçe
Bilgi, her çağda ve her toplum için yaşamsal öneme sahip bir kaynak olagelmiştir. En eski toplumlar, yaşamlarını nispeten daha elverişli koşullarda sürdürebilmek için doğa hakkında bilgilerini artırma gereğini duymuşlardır.
Dünyanın belirli bölgelerinde avcı ve toplayıcı yaşam tarzından yerleşik tarımcılığa geçildiği Neolitik Devrim sonucunda insan bilgisinin kapasite ve niteliğinde de köklü bir değişim meydana gelmiştir. İlksel toplumlarda bilginin gelişimi yüz binlerce yıl boyunca sürmüş ve oldukça yavaş bir seyir izlemiştir. İlksel bilgi birikimi insanın doğa karşısındaki pratik uğraşı temelinde oluşmuştur. Yaklaşık on bin yıl önce gerçekleşen Neolitik Devrimle birlikte, dünyanın belirli coğrafyalarında yaşayan insanlar verimli ve sulak araziler üzerinde bitki yetiştirmeye ve yerleşmeye başlamışlardır. Böylece tarım toplumları uygarlık sahnesine çıkar. Tarım toplumlarında insanın bilgi kapasitesi daha önce görülmemiş oranda artar. Yıldızların gözlemlenmesi sonucu yön ve takvim bilgisi gelişir. Sulanan arazide yapılan ölçümler kadastro bilgisinin; sulama kanallarının, bentlerin, köprü, anıt ve tapınakların vb. inşası matematik bilgisinin gelişmesini sağlar. Madencilik, farmakoloji ve tıp gibi başka bilgi türleri de gelişir. Her şeyden önemlisi, Tarım Devriminden sonra insan bilgisinin kayıtlara geçmesini sağlayan yazının kullanılmaya başlanmasıdır. Böylece bilgi sonraki kuşaklara daha güvenli bir şekilde aktarılabilecektir.
Antik toplumun önemli örneklerinden biri olan Eski Yunan'da bilimsel ve soyut felsefi düşünce eşzamanlı olarak gelişme göstermiştir. Yeni araştırmalara göre, Yunan uygarlığının bilgi birikimi büyük ölçüde Yakın Doğu'nun geleneksel tarım uygarlıklarının binlerce yıl önce geliştirmiş olduğu büyük bilgi havuzuna dayanır. Yunan ve Roma dönemini kapsayan Antik Çağ'da Batı'nın Antikite bilgi mirası şekillenmiştir. Bu dönemde bilimsel ve soyut felsefi düşüncenin doğuşuna tanık olunur. Felsefenin yanı sıra tıp, sanat, madencilik, savaş teknolojileri ve mimari (şehircilik) alanlarında büyük bir gelişme görülür.
Modern bilgi tipi ise Yeni Çağ'dan itibaren gelişmeye başlamıştır. Toplumun kazandığı yeni özelliklere bağlı olarak bilgide ve bilimsel düşüncede önemli gelişmeler gözlemlenir. 16. yüzyıldan itibaren, bilim devrimi, ansiklopedizm hareketi ve Aydınlanma düşüncesi modern bilgi tipinin kurucu unsurlarıdır. Aydınlanma çağında evrenin biricik kavrayışının temsili olarak insan iradesinin, insan merkezli pür dünyevi bilim anlayışının benimsenmesi dolayısıyla bambaşka bir dünya/evren ve insan/toplum anlayışı hakim olacaktır. Aydınlanma ile birlikte eski dünya görüşünü ve toplum anlayışını savunmakta belli zorluklar ortaya çıkmıştır. Aydınlanma çığırının temelinde, bilginin toplumsal gelişmede kesin bir trol oynadığı, insanların bilgisizliğinin toplumsal kötülüklerin ve sorunların nedeni olduğu görüşü bulunmaktadır.
Modern toplum ve bilgi anlayışı kendini geleneksel bilgi ve toplum örgütlenmesine karşıtlıkla tanımlamıştır. Bu nedenle modern bilgi ve toplum denildiğinde öne çıkarılan özellikler (dinsel, aristokratik, geleneksel değerlere karşı) özgürlük, düzenlilik, akıl/toplumsal rasyonellik, ilerleme ve gelişme olmuştur.
Bilgi sosyolojisinin çalışma alanına dair farklı tanımlamalar mevcuttur. Bu alt disiplinin ve bugüne kadar ona ilişkin yapılmış muhtelif tanımlamaların da bir tarihi olduğu söylenebilir. Başka deyişle, bilgi sosyolojisinin gelişim serüveni de sosyolojik bir refleksiyon konusudur