Bilgi Sosyolojisinin Diğer Bilimlerle ve Sosyolojinin Alt Dallarıyla İlişkisi

Sosyoloji diğer bilimlerle ilişki kurmasına, bu ilişkilerden yararlanmasına ve bunun gerekliliğini savunmasına karşın, kendi bağımsız kimliğini inşa etmek için diğer bilimlerin yetersizliğinden söz etmeyi bir gereklilik olarak görmüştür. Ancak XIX. yüzyılda diğer bilimler de büyük bir gelişme içindedir. Söz gelişi psikoloji, iktisat, tarih gibi disiplinler de büyük bir gelişme içindedir. Bu disiplinler aldıkları konuları genelleştirmekte belli sorunlarla karşı karşıyadır. Bu alandaki zaaflarını sosyoloji ile kurduğu ilişki içinde gidermeye çalışmışlardır.

Sosyolojinin diğer bilimlerle kurduğu ilişki tek yönlü bir ilişki değildir. Çeşitli bilim dalları arasında kurulan bu ilişki sayesinde olayların çeşitli yönlerini kapsayan bütün bilgisinin elde edilmesi amaçlanmaktadır. Bir anlamda bilimler arasında kurulan bu ilişki sayesinde çeşitli bilimler birbirlerini tamamlamaktadır. Birbirlerinden elde ettikleri bulgulardan olduğu gibi, geliştirdikleri kuramlardan da en geniş biçimde yararlanmaya çalışmaktadırlar. Sosyoloji bu anlamda, diğer bilimlerin getirdiği açıklamaları yalanlamadan, olaylara getirdiği bakış açısı ve bu bakış açısına dayalı yeni bilgiler getirerek ayrıcalık ve üstünlük kazanmıştır.

Günümüzde sosyoloji çeşitli dallar aracılığı ile diğer insan bilimler ile ilişki kurmasına rağmen bu bakış açısını ve etkisini genişletme biçiminde değil, bütünsel bakış açısından ve sorunlar üzerinde toplumca etkinlik yerine, uzmanca bir bakış açısıyla darlaşmasının bir ürünüdür.

Artık geçmişte sosyoloji açıklamalarının ötesinde toplum, toplum olayları ile Batı dünya egemenliğinin tartışılmazlığı temelinde, çelişki ve çatışmaları aşmak söz konusu olmadan, yeni bir ilişki kurulmuştur. Bilgi sosyolojisi çerçevesinde ortaya çıkan, dil, kültür, iktidar-bilgi, yorumcu, epistemoloji, söylem tartışmaları bunun bir uzantısıdır.

İnsan bilgi ve deneylerini reddetmek, insan pratiğinin tarihi özelliğini, gelişmesini, birikiminden doğrudan vazgeçmek mümkün olmamıştır. Ancak bilgi ve toplum örgütlenmesini ve gelişmesinin açıklanmasında, belli çıkarlarla temellendirilmesinde sorun vardır. Bilgi-iktidar ilişkisi, ideoloji-gerçeklik, özneler arası ilişki, karşılıklı etkileşim, yaşam dünyası, psiko-oluşum vb. gibi kavram ve açıklamalarla görüşler arasında farklılıklar kaçınılmaz olmaktadır.

Postyapısalcı teorinin temel savlarından biri, başta felsefe olmak üzere disiplinler arasındaki katı departmanların, sınırların yok edilerek, disiplinlerarası olmanın ötesinde disiplinler-ötesi, disiplinler-dışı yeni bir anlayışı hayata geçirmektir.

Sosyolojinin bütünsel açıklamalardan vazgeçmesi Batı’nın kendi çıkarlarını evrenselleştirme çabalarının (modernleşmenin) başarısız kalması sonrasında ortaya çıkmamıştır. Tam tersine Batı’nın dünya egemenliği içinde kendi sorunlarını çözmesiyle çeşitli, birbiriyle ilişkisiz, süreklilik ve bütünlük taşımayan çeşitli, birbiriyle ilişkisiz, süreklilik ve bütünlük taşımayan çeşitli parçalara bölünmüştür.

XX. yüzyılın ikinci yarısında sosyolojide bilgi problem bütünsel sosyoloji teorilerine, özellikle de Marxizme karşıt yeni bir yön kazanmıştır. Sosyolojiden bağımsız ama onun bir alt dalı olarak bilgi sosyolojisine duyulan ihtiyaç tarihe yeni bir yaklaşım getirme kaygısından kaynaklanmıştır.

Sosyolojinin diğer bilimlerle olan ilişkisi ve çeşitli alt dallara bölünmesi yeni gelişme ve tutum tarafından belirlenmiştir. İletişim sosyolojisi, kültür sosyolojisi, tüketim sosyolojisi, yeni toplumsal hareketler sosyolojisi, spor sosyolojisi, gündelik yaşam sosyolojisi gibi sosyoloji içinde bağımsızlık kazanan yeni alt dallar da bu yönde bir çabanın ürünüdür.