Verili Dünya Düzeninin Mutlaklaşması ve Postmodern Bilgi Anlayışı

Postmodern kültür bütüncü dünya görüşünün reddi üzerine kuruludur.

Postmodernizm yeni bir aşama, sıçrama değildir. Tam tersine, modern dünya görüşünün veya kapitalizmin en son sınırlarına kadar götürülmesi, anlamsızlığının, açmaz ve tıkanmanın en uç noktaya gelmesidir. İnsanlığın, tarihin, uygarlığın tahribi ve yıkımıdır. Anti -bilinç bu nedenle günümüz postmodern toplum örgütlenmesinin temel özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Postmodernizmin ilk görüntülerinin bir kimlik belirtisi ve yaratıcılık alanı olan sanat -edebiyat ve mimaride ortaya çıkması rastlantı değildir. Modernizmin veya kapitalizmin eklektik anlayışı, kendinden önceki tarihi birikim ve deneyimlerin inkârı ve zorlanması postmodernizm ile kolayca uyuşmaktadır.

Postmodern mimarinin hafifliği, keyfiliği, geleneğin içinin boşalmasından, geçmişin horlanmasından ve tarihi birikimin iğdiş edilmesinden kaynaklanmaktadır.

Postmodernizm, sanat, edebiyat ve bilim gibi tüm alanlarda Batı’da iyimserliğin kaybolmasını, gelenekten kopuşu ve gelecekten bir beklenti olmamasını miras almıştır.

Postmodernizm ile genel dünya görüşleri ve düzen yerine sıradanlık, rastlantı, yüzeysellik, eklektiklik, heterojenlik, yerellik, daha küçük, tekil metinler ve anlatılar öne çıkarılacaktır.

Postmodern bilgi anlayışı aklın ya da bilimin işleyiş yasalarını reddetmekte ve bunun yerine “insan gelişiminin bütün evrelerinde savunulabilecek bir tek ilke: Ne olsa gider” ilkesini geçirmektedir. Bu, postmodern dünya görüşü ve toplum örgütlenmesinin özetidir.

Gerçekliğin bilinebilirliği kuşkuludur. “Her şey gider” anlayışı ile bilim içi boş bir kalıp haline gelmektedir. Bu nedenle çeşitli toplumsal alanlarda gerçeğin yitirilmesi, kendiliğindenlik ile temsilin yitirilmesi birliktedir.

Günümüzde Batı bilim ve öğretilerinin Doğu’da sorgulanmaya başlandığı bir dönemde Batı’da ortaya çıkan Batı bilimi ve öğretileri eleştirisi mevcut dünya egemenliğini mutlaklaştırmasına ve üstünlüğünü tartışılmaz olarak görmesine rağmen, gelecekle ilişkili endişelerin bir yansımasıdır. Bu nedenle postmodern eleştiriler her düzeyde kriz öğesi ile örtüşmektedir.

Postmodern yöntemin amacı gerçekliğe ulaşmak değildir. Esas olan kurgudur. Bu kurgu içinde birbirinden bağımsız, karşıt gerçeklikler birlikte yer alabilecektir.

Günümüzde modern Batı bilimine yönelik eleştiriler bilimin özüne yönelik eleştiriler haline gelmektedir. Giderek bilimin kendisine karşı tavır öne çıkmıştır. Bilim ve bilimsel teoriler kaygan, kararsız, belirsiz, anlamsız ve sorgulanmaya açık şeyler haline gelmektedir. Bu anlamda sözü edilen bilginin tarihi olması değildir, her türlü doğrunun, gerçekliğin göreceli, belirsiz hale gelmesi ve saptanamamasıdır. Bilimin işleyişi, yöntemi, bilimin açıkladığı veya anlamaya çalıştığı olayların gerçekliğinden kuşku duymaya doğru gidilmektedir. Gerçekliğin bilinebilirliği kuşkuludur.

Postmodern kuramcılar evrensel bilimsel yöntemler ve buna bağlı olarak önerilen objektif bilgi görüşünü Batılı bilimsel otoritenin ve statükonun meşrulaşması olarak eleştirmektedir.

Postmodernizm sadece bilim alanında değil genel olarak bilinç/bilgi düzeyinde kamusal anlatıların ve temsilin yitirildiği görüşündedir. Kökensel düşünme tarzı ve bunun altında yatan gerçeklik anlayışı kaybolmuştur. Bilgi için herhangi bir gerçeklik ve dayanak olmayınca geçerliliğin de bir ölçütü yoktur.