Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’daki Faaliyetleri ve Misak-ı Milli’nin İlanı

Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya Gelişi ve Çalışmaları

Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya Gelişi

16-29 Kasım 1919 tarihleri arasında Sivas’ta komutanlarla yapılan toplantıda ele alınan konulardan biri Heyet-i Temsiliye’nin çalışmalarının yürütüleceği yeni merkezin neresi olacağı konusuydu. Komutanlar Toplantısı'nda önerilen şehirler arasında; Ankara, Konya ve Eskişehir bulunmaktaydı. Mustafa Kemal Paşa’ya göre en uygun yer Ankara idi.

O zamanlar küçük bir Anadolu kasabası görünümünde olan Ankara, Temsil Heyeti’nin gelişi ile tarih sahnesine çıkmış, bu tarihten itibaren artık Millî Mücadele hareketinin siyasi merkezi olmuştur. Daha sonra yeni Türk Devleti'nin temelleri burada atılmış ve 13 Ekim 1923’te de devletin başkenti olmuştur.

Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’daki Çalışmaları

2 Ekim 1919’da kurulan Ali Rıza Paşa Hükûmeti seçimlerin bir an önce yapılarak Meclis-i Mebusan’ın açılmasını sağlayacağı vaadiyle iş başına gelmişti. Bu amaçla 3 Ekim 1919’da da seçim kararı alınarak kasım ayından itibaren bütün ülkede Meclis-i Mebusan için iki dereceli seçim esasına göre seçimler yapılmaya başlanmıştı.

Yapılan seçimleri hemen her yerde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin üyeleri veya destekledikleri adaylar kazanmıştı. Son Osmanlı Mebuslar Meclisi’ne Mustafa Kemal Paşa Erzurum’dan, Rauf (Orbay) Bey ise Sivas’tan milletvekili seçilmişlerdir.

Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nın Açılması ve Misak-ı Millî Kararlarının İlanı

Meclis-i Mebusan, 12 Ocak 1920 Pazartesi günü saat 14.00’de İstanbul’da toplandı ve çalışmalarına başladı. Seçilen 168 mebustan ancak 72’si İstanbul’a ulaşabilmişti.

Müdafaa-i Hukukçuların çoğunlukta olduğu Son Osmanlı Mebuslar Meclisi’nin en önemli hizmeti, Erzurum ve Sivas kongreleri sürecinde şekillenen millî kurtuluş programını ifade eden “Misak-ı Millî”yi, diğer adıyla “Ahd-i Millî”yi olağanüstü şartlara rağmen kabul ve ilan etmesidir.

Başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Heyet-i Temsiliye tarafından hazırlanan müsvedde metin, Meclis’te kurulan Felah-ı Vatan Grubu'nun 22 Ocak 1920 günü yaptığı gizli grup toplantısında okundu. Daha sonra 28 Ocak 1920’deki gizli toplantıda ise çok az değişikliklerle bu metin bütün mebusların imzalarıyla kabul edildi ve 17 Şubat 1920’de de Meclis-i Mebusan tarafından bütün yabancı parlamentolara ve basına bildirildi.

Misak-ı Millî’nin Önemi ve Sonuçları

  • Misak-ı Millî Beyannamesi, her şeyden önce millî ve bölünmez bir Türk vatanının sınırlarını çizmiştir.
  • Misak-ı Millî ile Türkler tam bağımsızlık şuuruna erişmişler ve millet olarak asgari haklarını istemişlerdir.
  • İtilaf Devletleri’nin Yunan kuvvetlerini taarruza başlatmaları, Ali Rıza Paşa Kabinesi’ni çekilmeye mecbur bırakmıştır.
  • Misâk-ı Millî’nin ilan edilmesi ile İstanbul hükûmeti telaşa düşerken, İtilaf Devletleri ise kısa bir süre sonra
  • İstanbul’u işgal kararı alarak Meclis-i Mebusan’ı işgal edip dağıtmışlardır

İstanbul’un İşgali ve Sonraki Gelişmeler (16 Mart 1920)

Millî iradenin Son Osmanlı Mebuslar Meclisi’nde “Misak-ı Millî” şeklinde ilanı, İtilaf Devletleri tarafından hiç hoş karşılanmadı. İngilizlere göre Ali Rıza Paşa Hükûmeti büyük oranda Mustafa Kemal Paşa’nın fikirlerini savunan Kuva-yı Milliyeci karaktere sahip idi. Bunu kabullenemeyen İngilizler, Hükûmeti baskı altına almaya başladılar ve millici olarak nitelendirdikleri meclise karşı harekete geçtiler.

Yeni Hükûmetin genel siyaseti de Ali Rıza Paşa Hükûmeti’nden farklı olmadı. İtilaf Devletleri’nin Kuva-yı Milliye’yi red ve kınama tekliflerini kabul etmediği için İngilizler İstanbul’daki bu milliyetçi oluşumu dağıtmak amacıyla yeni baskı yollarına başvurdular. Sonuç olarak da İstanbul’un işgaline karar verdiler ve Mondros Mütarekesi'nin 7. maddesine dayanarak 13 Kasım 1918’den beri fiilen kontrol altında tuttukları İstanbul’u resmen işgal ettiler.

Son Osmanlı Mebuslar Meclisi’nde alınan ve millî sınırlarımızın bütün dünyaya ilanı şeklinde ifade edilebilecek, Misak-ı Millî kararından sonra İstanbul’un işgali ve Mebuslar Meclisi’nin kapatılması, Heyet-i Temsiliye’yi 23 Nisan 1920’ye kadar vatanın ve milletin kurtuluşu için tek ümit ve meşru temsilci hâline getirmiştir.