Kültür Analizi

Etnografi yani kültür analizi bir grubun ya da topluluğun sergilemiş olduğu davranışların doğrudan gözlemlenmesi ve bu gözleme dayanılarak bu grup ya da toplulukla ilgili bazı betimlemelerin yapılması olarak tanımlanabilir. Etnografi deseninde belli bir gruba ait insanların ilişkileri ve davranışları kendi ortamlarında gözlemlenir, belgelenir, tasvir edilir ve yorumlanır.

Kültür analizi çalışmalarının bel kemiğini diyalog oluşturur. Etnograflar veri toplamak ve kaydetmek için çeşitli teknikler kullanırken görüşme bunların en önemlisidir.

Görüşmeler resmiyet açısından yerli uzmanlarla sürdürülen sıkıca yapılandırılmış soru cevap seanslarından yaşam öykülerinin kaydedilmesine, resmiyetten uzak sohbetlere ya da önceden tasarlanmamış bir karşılaşma esnasındaki bilgi alışverişi fırsatına kadar uzanabilir (Monaghan ve Hust, 2007).

Kültür analizi araştırmalarında sıklıkla kullanılan bir diğer teknik de gözlemdir. Gözlemler ilerledikçe, çalışmayla ilgili hipotez ve sorular ortaya çıkar. Bu durumda yargılama yapılmaması ve alan çalışmasının yönlendirme aşamasının bitmesinin beklenmesi gerekmektedir.

Kültür analizi araştırmalarında kullanılan bir diğer teknik de not tutmadır. Etnograf ilgili ya da ilgisiz olsun çevresinde yaşanan olayları not etmelidir. Çünkü ilgisiz gibi görünen bir veri, araştırmanın sonraki safhalarında yararlı bir veri olabilir.

Kültür analizi çalışmaları veri toplama araçlarının çeşitliliği, araştırmanın esnek olması, araştırmacının grubun bir parçası olması gibi bir çok üstünlüğü bulunmaktadır. Bunların yanı sıra sonuçların araştırmacının görüş ve algılarından etkilenmesi gibi bir sınırlılık söz konusudur.

Günümüzde antropoloji, sosyoloji, eğitim, pazarlama, yönetim, sağlık, psikoloji gibi pek çok alanda etnografi yönteminin uygulama örnekleri vardır. Yani etnografik yöntem; sosyal ve kültürel dinamikleri anlamanın gerekli olduğu birçok farklı alanda kullanılmış ve hâlâ kullanılmaya devam etmektedir.

Kültür analizi araştırmalarının işleyiş sürecine genel olarak bakıldığında araştırma sorularının belirlenmesi, çalışma alanının ya da nesnelerinin belirlenmesi, araştırma verilerinin toplanması, verilerin kaydedilmesi, verilerin analiz edilmesi ve bulguların raporlaştırılması basamaklarından oluştuğu görülmektedir.

Kültür analizi araştırma sürecinin ilk basamağını, incelenmek istenen problem durumuyla ilgili soruların belirlenmesi oluşturmaktadır.

Kültür analizi çalışmalarının önemli basamaklarından biri de çalışma alanının ya da nesnelerinin belirlenmesidir. Araştırmacı tarafından belirlenen araştırma sorularının cevabını verecek olan ya da vermesi düşünülen alan, çalışma alanıdır.

Kültür analizi çalışmalarının bel kemiğini diyalog ve gözlem oluşturur. Araştırmacılar veri toplamak ve kaydetmek için çeşitli teknikler kullanırken görüşme ve gözlem bunların en önemlilerindendir

Kültür analizi araştırmasının diğer bir önemli boyutu ise toplanan verilerin analiz edilmesidir. Araştırmacı, çalışma sırasında topladığı görüşme notları, haritalar, resimler, gözlem formları, fotoğraflar, ses kayıtları, videolar veya anketler gibi verileri bir tasnife tabi tutarak düzenler aslında birtakım deneylerle sonuçların kontrol edilebilirliğinin araştırılması anlamına gelir.

Kuhn bilimsel süreci; bilim öncesi dönem, olağan bilim dönemi, bunalımlar dönemi ve bilimsel devrim dönemi olmak üzere dörde ayırır.

Araştırmacı, çalışma sürecinde elde ettiği bulguları diğer bilim insanlarıyla paylaşmak için bilimsel bir üslupla kaleme alarak raporlaştırır. Kültür analizi çalışmalarında etkili bir rapor yazmanın en önemli koşulu araştırmacının verilerin düzenli olması ve raporlamada ilgili veriye gerektiğinde kolaylıkla ulaşılabilmesidir.

Bilimsel araştırma her şeyden önce “bilimsel bir meraktan” kaynaklanır. Merak ise ilmin hocasıdır. Aristoteles MÖ. 4. yüzyılda felsefeyi bu bağlamda şöyle tanımlar: “İnsan evren karşısında duyduğu hayranlıktan dolayı felsefe yapmaya başlamıştır.” Bilindiği üzere Antik Yunan'da felsefenin karşılığı bugün bizim bilimden anladığımız şeydir. Bu merak ve meraktan doğan araştırma isteği Aristoteles'e göre oldukça insani bir durumdur. “Başlangıçta insanlar, gözlerinin önünde duran ve açıklayamadıkları şeyler üzerine hayranlık duymuşlardır. Daha sonra yavaş yavaş ilerleyerek daha büyük varlıklarla mesela ayla, güneşle, yıldızlarla ve evrenin oluşu problemiyle karşılaşmışlar ve bazı zorluklarla yüz yüze gelmişlerdir.” Bilim tam da bu noktada ortaya çıkar. Bilimsel araştırma aslında “bilimi” aramadır. Bilimsel araştırma aslında “bilimi” aramadır. Araştırma bilimsel olmak zorunda olduğundan birey aslında önceden çizilmiş bir çerçeve ile karşı karşıyadır.

Bir bilimsel çalışmanın en temel amacı, sistemli ve sağlam bir şekilde desteklenmiş açıklamalar elde etmektir.

Bilimin oluşum süreçleri üç temele dayanmaktadır. Bunlar; bilimsel yöntem, bilimsel kuram ve bilimsel yasadır. Bilimsel yöntem de olgusal ve kuramsal süreçleri içermektedir.

Bilimin ne olduğu, doğası, amacı, yöntemi ve onun insan hayatındaki yerinin ne olduğu konusunda çok çeşitli akımlar, kuramlar ve bakış açıları açığa çıkmıştır. Bu durum gayet olağan bir durumdur; zira bilim doğası gereği insan hayatını pek çok açıdan etkilemekte, yönlendirmekte, yaşam imkânlarını genişletmekte ve nihai anlamda insanın dünya ile kurduğu ilişkileri derinden etkileyebilmektedir. Bu bakış açıları genel olarak iki alt başlık altında toplanabilir. Bunlardan ilki “bir ürün olarak bilim” anlayışını savunan mantıkçı pozitivistler ile “bir etkinlik olarak bilim” anlayışını savunan T.Kuhn ve taraftarlarıdır.

Bilimsel araştırmanın bu ve benzer işlevleri bir olgunun betimlenmesi açıklanması tahmin edilmesi ve kontrol edilmesi şeklinde özetlenebilir;

Betimleme İşlevi bir doğa ya da toplumsal olgunun özelliklerinin, sıklığının ve görülme biçiminin tanımlanması olarak düşünülebilir. Bilimin açıklama işlevi ise bir olgunun nasıl ortaya çıktığının ve olayın nasıl gerçekleştiğinin bileşenleri ile birlikte açıklanması anlamına gelir. Bilimin tahmin işlevi ise olgu, olay ya da nesneler arasındaki ilişkilerden hareketle gözlemlerin önceden ön görülebilmesinin sağlanmasıdır. Bilimin kontrol özelliği ise