Boşanma Süreci ve Yeniden Evlilikler
İçinde bulunduğumuz yüzyıl aile yapısında önemli değişiklikler ile karakterize edilmiştir. Modern yaşamın sağlamış olduğu olanaklar, ailelerde ayrılmaları ve çözülmeleri kolaylaştırmıştır.
Son yıllarda özellikle boşanma, boşanmanın nedenleri ve sonuçları üzerinde çalışmalar yapan teorisyenler ve araştırmacılar boşanmayı atipik veya patolojik bir olay değil, alternatif bir gelişimsel yol olarak görmeye başlamışlardır. Günümüzde birçok aile; geleneksel iki ebeveyn aile modelini takip etmek yerine boşanmakta, tek ebeveynli aile olarak yaşamına devam etmekte ya da yeniden evlenebilmektedirler.
Yetişkinlerin oluşturmuş oldukları en güçlü bağlardan biri olan sevgi bağının bozulmasından dolayı boşanma, en önemli yaşam olaylarından birisini oluşturur.
Değişim ve dönüşüm süreci içinde toplumsal değerlerin değişime direnemeyip zamanla biçim değiştirmesi ya da yok olmaya yüz tutması ve ailenin üyeleri için ekonomik, eğitim ve psikolojik fonksiyonlarının ön planda olduğu toplumsal bir birim olmaktan sıyrılmaya başlaması; aile içi bağlar ve ilişkiler zayıflamasına, özellikle bireyselleşmenin liberalizm ile birlikte yükselen bir değer olarak sunulması da boşanmanın olağan bir durum olarak karşılanmasına yol açmıştır. Böylece sosyal yaşam içinde boşanmalar her ne kadar ekonomik, kültürel, siyasal ve sosyal açıdan farklılık gösterse de tüm toplumlarda ailelerin yüzleşmek zorunda kaldığı ve sonuçları da hem yetişkinler hem de çocuklar üzerinde zaman zaman kalıcı hasarlara yol açan en önemli sorunların başında yer almaya başlamıştır.
Boşanma hukuken, evliliğin eşler hayatta iken mahkeme kararı yoluyla son bulması durumudur. Diğer bir ifade ile yaşadıkları ülkenin yasal düzenlemeleri çerçevesinde, çiftlerin evlilik anlaşmalarını tamamen sona erdirmeleridir. Boşanma evlilik tarihi ile paralellik gösteren bir süreç olmakla birlikte toplumların kültürleri, inançları ve tutumları kapsamında algılanış şekli farklılık gösterebilmektedir.
Toplumsal yaşamda önemli bir sorun olarak ortaya çıkan boşanma olgusunun kültürel, psikolojik ve sosyal sebep ve sonuçlarının belirlenmesi, aile kurumunda meydana gelen çözülme ve parçalanmaları azaltmada önemli katkılar sağlayacaktır.
Tüm toplumlarda istenilmeyen bir durum olarak değerlendirilen boşanma, insan yaşamında baskı yaratan önemli stres kaynaklarından biri olarak bireyi bunalıma sürükleyebilmektedir.
Türkiye’de boşanma nedenleri üzerine yapılan çalışmalar, boşanmanın nedenlerini farklı şekilde sınıflandırma yoluna gitmişlerdir.
Türkiye’de evlenme ve boşanmaya ilişkin hukuki düzenlemeler 8 Aralık 2001’de Resmi Gazetede yayınlanan ve 1 Ocak 2002 yılında yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) yer almaktadır. Türk Medeni Kanunu [18], zina, (TMK. m. 161) hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK. m. 162); suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m. 163); terk, akıl hastalığı (TMK m. 164) ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m. 165) olmak üzere altı durumu boşanma nedeni olarak kabul etmiştir.
Boşanma, hem eşler hem de çocuklar için sonraki yaşantıyı önemli ölçüde etkileyen bir olgudur. Ailenin kompozisyonunun değişmesi, ikamet edilen yerden taşınma ve buna bağlı olarak sosyal çevrenin değişmesi, çocukların okuldaki akademik başarılarının olumsuz etkilenmesi, eşlerin yaşadıkları kırgınlık ve kızgınlık, sosyal desteğin azalması, aile içi gelirde azalış gibi birçok boyutta bir değişim yaratır ve bir sistem olarak aileyi derinden etkiler.
Yeniden evlenme, tüm toplumlarda görülen ortak bir durumdur ve eşin kaybı ya da boşanmanın ardından gerçekleşmesi nedeniyle ilk evlilikten farklıdır. Yeniden evlenme ile birlikte bireylerin oluşabilecek olan yeni akrabalıklar ve amaçların tanımlanması, akrabalık örüntüleri geliştirme, birlik ruhu ve ortak amaçlar oluşturma gibi karmaşık durumlarla baş etmeleri gerekir.
Yeniden evlilikler ya da üvey ailelerle ilgili açık ve net bir tanımlama yapmak mümkün değildir. Çünkü yeniden evliliklerin yapıları ve kompozisyonları büyük ölçüde değişiklik gösterir.
Yeniden evlenmenin bireyin içinde bulunduğu koşullara göre sosyal, ekonomik ve duygusal nedenleri bulunmaktadır. Ekonomik nedenlerle yeniden evlenme isteğinde, boşanma sonrasında meydana gelen ekonomik kayıp nedeniyle yaşamı idame ettirmenin zorlaşması ve ekonomik geliri yeniden sağlama eğilimi ön plana çıkmaktadır. Sosyal açıdan yeniden evlenme isteğinde, bireyin bir aile gibi bir gruba ait olma isteği yatmaktadır. Duygusal nedenle yeniden evlenme tercihinde ise yalnız kalmamak, bir başkasıyla duygusal bir bağ kurmak ve duygusal destek sağlamak önemli olmaktadır.
Ülkemizde, bu konuda yapılan araştırmalar demografik faktörlerin yeniden evlenme isteği üzerinde etkili olduğunu göstermektedir.