Afetlerin Tarihçesi ve Yönetimi
Dünyanın oluşumunda aslında bir afet olarak değerlendirilmektedir. Yaşı 4,6 milyar yıl olan Dünya, Mars büyüklüğündeki bir cisim ile çarpışmış sonrasında tekrar birleşmiştir. Bu birleşme sonucu merkezinde sıcak bir çekirdek ve uyduya sahip olmuştur. Dünya bu olaydan sonra da defalarca büyük afetler yaşamıştır. Bu afetler, büyük afetlerdi ve dünyada bulunan canlıların ölmesine neden olmuştur. Yaşanan bu afetlere bağlı toplu yok oluşlar yaşanmıştır. İnsanlar, zamanla dünya üzerindeki nüfuslarının artması ile yeryüzüne hâkim olmaya başlamış ve afet riski olan alanlara yerleşim yerleri kurmuşlardır. Bu durum da doğa olaylarına bağlı gelişen afetlerin artmasına neden olmaktadır. Afetler, genel olarak 3 kısımda değerlendirilir. Bunlar; doğa kaynaklı afetler, teknolojik kaynaklı afetler ve insan kaynaklı afetlerdir. Aslında tüm bunlar insan uygulamaları sonrası ortaya çıkmaktadır. Yanlış yerleşim alanları, çevre kirliliği ve önlem alınmadaki yetersizlikler gibi birçok etken insan kaynaklıdır. Dünyada meydana gelen büyük afetler bazen tüm canlıları bazen de az sayıdaki canlıyı etkilemiştir. Bu durum bazı nesillerin yok oluşları ile sonuçlanmıştır. bazı canlıların neslinin tükenmesi böyle açıklanmaktadır. Bu büyük afetlerin anlık bir afet olmayıp yüzyıllarca devam eden etkisi olmaktadır. Uzun süreli etki ile nesiller yok olmakta ve toplu yok oluşlar ortaya çıkmaktadır. Genellikle bu durumdan volkanik olaylar sorumlu olarak düşünülmektedir. Bu volkanik olaylarda levhaların hareketliliği etkilidir. Levhaların hareketliliği ile birçok doğa olayı açıklanmaktadır. Levha hareketliliğinde yerkürenin toprak kısmı anlatılmak istenmektedir. Türkiye, bulunduğu alanın yapısına bağlı olarak doğal afetlere yatkındır. Doğa kaynaklı afetlerin başında deprem geldiği için afet yönetimi denince akla deprem afet yönetimi gelmektedir. Aslında afetlerde önceden planlanan yönetim şekilleri diğer tüm afetler için de geçerlidir. Ülkemiz 1999 yılındaki Gölcük Depremi sonrası afet bilinci gelişmiş ve afet yönetimi için gerekli çalışmalar yapılmıştır. Afet yönetimi kavramı afet sonrası yapılacak işler olarak algılanmakta ancak aslında afet öncesi yapılacak hazırlıkları kapsamaktadır. Afet yönetimi aslında bir zincir gibidir, bir tanesindeki bozukluk tüm zinciri bozacaktır. Önlem aşaması, zarar azaltmadır. Bu aşamasında bir bölgedeki afet ihtimallerinin ortaya konması için çalışmalar yapılır. Bu aşama, afet yönetiminin temel parçasıdır. Tespit edilemeyen bir durum afet yönetiminde önemli sorunlara yol açabilir. Hazırlık dönemi önlem aşamasında tespit edilen eksikliklerin giderildiği ve halkın eğitildiği dönemdir. Hazırlık aşamasında planlanan ihtiyaçlar karşılanmalı ve halk bilinçlendirilmelidir. Hazırlık aşamasında sadece halkın eğitimi önerilmemektedir, aynı zamanda afet durumunda alanda aktif çalışacak kişi ve kurumlara da eğitim verilmelidir. Afetin en önemli basamaklarından birisi de müdahale aşamasıdır. Afete tepki döneminin başlangıç aşamasıdır. Bu aşamadaki aksaklıklar afet yönetimini krize döndürebilir. Bu aşamada görev alacak personel afete maruz kalmamış ve etkilenmemiş olması gerekmektedir. Çünkü afetten etkilenmiş bireyler sağlıklı düşünemeyebilir. Yaşamın normale dönmesi için yapılan çalışmalar iyileştirme döneminde yapılmaktadır. Bu esnada haberleşme, ulaşım, su gibi temel ihtiyaçlar sorunları çözülmüştür. Uzun süreli barınma, eğitim ve öğretimin normale dönmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Yeniden inşa aşamasında afet sonrası en son ve en karmaşık aşamadır. Buradaki inşa kelimesi bina yapımı olarak algılanmamalı, her türlü psikolojik ve sosyolojik destekleri kapsamaktadır. Bu aşamadaki amaç afetzedenin yaşam standartlarını afet öncesi döneme getirmektir.