Savaş ve KBRN'de İlk ve Acil Yardım Yönetimi
Savaşlar yeryüzünde en fazla can ve mal kaybına sebep olan afetlerdendir. Savaş esnasında ve sonrasında askerlerin, savaşta yer alan gönüllülerin ve halkın sağlık hizmetleri bakımını ve tedavisini üstlenecek sağlıkçılara ihtiyaç duyulmuştur.
Savaş ve KBRN durumunda yapılacak/yapılabilecek sağlık hizmetlerine baktığımız zaman; sağlık personeli yaralıları ve kendilerini savaşın etkilerinden ve KBRN maddelerinden korumaya, yaralananlara triyaj yapıp ilk yardımda bulunmaya, dekontaminasyon işlemlerini sağlamaya çalışır. Ayrıca kullanılan ajanları tespit etmeye çalışarak yaralıların ileri tanı ve tedavilerini gerçekleştirmeye çalışmalıdır.
Türkiye bulunduğu jeopolitik konumu açısından KBRN dâhil tüm afetlerle karşı karşıyadır ve her zaman hazırlıklı olmalıdır. KBRN olaylarında dekontaminasyon önemli yer tutmaktadır. Çalışanlar öncelikle kendi güvenliklerini sağlamalıdır.
Acil servis önünde dekontaminasyon alanı oluşturulmalıdır. Hayat kurtarıcı tıbbi müdahale yapılır yapılmaz afetzedelerin dekontaminasyonuna geçilir.
Tüm afetlerde olduğu gibi KBRN olaylarında da önceden gerekli hazırlıklar yapılmalı ve gerekli araç -gereç, ilaç stoklanmalıdır.
Kirli alandaki dekontaminasyonun birinci aşamasında hastaların giysileri çıkartılarak radyasyon geçirmeyen özel kaplara konulmalıdır. Böylece dekontaminasyonun %95’i tamamlanmış olur. İkinci aşamada hastanın yüzü, elleri ve tüm vücut kıvrımları yıkanarak %98’i tamamlanmış olur. Üçüncü aşamada, hastanın saç ve saçlı derisi yıkanır ve sağlık kuruluşuna götürülür. Sağlık kuruluşlarında da dekontaminasyon alanları olmalı ve hastalar burada tekrardan dekontamine edilmedir.
Kimyasal ajanlardan korunmada antidotlar önemli yer tutmaktadır ve önceden stoklanmalıdır.
Sinir gazları, en toksik kimyasal savaş ajanıdır. Dolaşım ve solunum sistemini durdurup dakikalar içerisinde kişinin ölümüne neden olur. Sinir gazlarıyla zehirlenmelerde ilk yapılacak şey atropin oto -enjektörlerin kullanılmasıdır.
Biyoterörizmde kullanılan ajanlar kolay üretildiği ve ucuz olduğu için sıklıkla tercih edilirler. Bunlara karşı gerekli eradikasyon işlemleri yapılmalıdır.
Grup A ajanlar, toplumu en yüksek derecede tehdit eden mikroorganizma ve toksinlerden oluşur. İnsandan insana kolaylıkla bulaşır ve taşınır. Veba, botulizm, şarbon, çiçek, tularemi, viral hemorajik ateşler.
Grup B ajanlar ise ikincil derecede öneme sahiptirler ve bulaş ile mortalite A grubuna göre daha azdır. Brusella, risin toksini, Q Ateşi, kolera, E.Coli, ruam, salmonella.
Grup C ajanlar nispeten daha az öneme sahiptirler fakat kitlesel yayılım için kolaylıkla üretilebilen ajanlardır.
Biyolojik ajanlarla mücadelede a fetzedelerin ve personelin bağışıklığı devam ettirilmeli, aktif aşılama yapılmalıdır. Saptanan biyolojik ajana yönelik spesifik tedavisi ve destek tedavisi başlanır.
Amerika Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC) biyolojik ajanlara karşı savunma stratejisini beş başlık altında toplamıştır. Bunlar; hazırlık ve önleme, saptama ve gözetim, etkenin özelliklerini tanımlama, koruyucu yöntemlerin geliştirilmesi, haberleşme ağının sağlıklı çalışması.
Radyoaktif ışınlar, canlılar üzerinde genetik yapıyı bozarak erken ölüm, ölü doğum ve sakatlıklara neden olur.
Nükleer silahların çarpma, termal radyasyon, yüksek ısı, elektromanyetik dalga ve radyoaktif serpinti gibi etkisi vardır. Çok geniş alanlara yayılarak canlıları etkiler ve bu etkileri kalıcıdır.