Zehirlenmeler

Birçok ilaç ve keyif verici maddelerin aşırı dozda kullanımları sıklıkla zehirlenmeye (toksisite) neden olur. Zehirlenmeye neden olan madde/ilacın kimyasal özelliği ve hastanın yaşı, kilosu ve eşlik eden hastalığı gibi değişkenler toksisitenin başlama zamanını ve ciddiyetini belirler.

Zehirlenmelerde risk değerlendirmesi yapılırken ilacın veya maddenin türü, özellikleri, maruz kalınan miktar, maruz kalma süresi ve hangi amaç ile alındığı (kendine zarar verme, kazara, eğlence amaçlı) göz önünde bulundurulmalıdır. Maruz kalınan miktarın tespit edilemediği durumlarda, bulunan boş paketlere veya hastanın yakını tarafından eksik olduğu düşünülen ilaçlara göre bir “en kötü durum senaryosu” düşünülmeli ve yönetimi planlanmalıdır.

Zehirlenme olgularının yönetimi temelde hastayı havayolu, solunum ve dolaşım açısından değerlendirme ve takip etme, sonrasında ise destek tedavi ile devam eder.

Her zehirlenme olgusu için 114 numaralı Ulusal Zehir Danışma Merkezi'nden yönetim, tedavii, takip ve var ise panzehir kullanımı ile ilgili bilgi alınabilir.

Zehirlenmeler yutma yoluyla, solunum yoluyla, cilt yoluyla emilimle ve sokmalara bağlı olarak ortaya çıkabilen tablolardır.

Zehirlenmiş bir hasta yönetiminde, kişisel güvenlik birinci öncelik olmalıdır. Toksikolojik bir acil durum müdahalesi tehlikeli maddeler içerebilir. Ayrıca, öngörülemeyen veya şiddet içeren hasta davranışlarını da içerebilir. Olay yeri güvenli değilse, sağlık görevlisi ekip güvenli bir hazırlık alanına çekilmeli ve olay yeri uygun personel tarafından güvence altına alınana kadar orada beklemelidir.

En sık zehirlenme ağız yoluyla zehirlenmedir. Ağız yoluyla alınan toksik maddeler kan dolaşımına gastrointestinal sistemden emildikten sonra geçer. Bu sebeple genellikle toksik madde maruziyeti sonrası etkinin başlaması için bir miktar süre geçmesi gerekmektedir. Ağız yoluyla alınan toksik maddeler mideden bağırsaklara geçene kadar ki sürede gastrik lavaj uygulaması yapılabilir. Böylece toksik madde yıkılıp dolaşıma geçmeden mideden dışarı çıkarılarak etkinlik azaltılabilir.

Ağızdan alınan toksik ajanların yönetiminde aktif kömür kullanımı önerilmektedir. Aktif kömür toksik maddeyi bağırsaklarda bağlar ve emilmesine engel olur. Böylece zehirlenme durumu daha hafif seyredebilir hale gelir.

Panzehir, belirli bir toksik ajanın etkilerini nötralize etmek veya etkisiz hale getirmek için kullanılan maddelerdir. Bazı panzehirler, toksinin ortadan kaldırılmasına yardımcı olurken bazıları ise toksik madde tarafından değiştirilen enzimleri yeniden aktive eder.

Güçlü asidik ve alkali maddelerin ağız yoluyla alınması sonucu oluşan zehirlenmeler oldukça tehlikelidir. Bu hastaların yönetiminde kusturma denenmemelidir. Yutulan güçlü asit veya alkali maddenin tekrar aynı yoldan geçmesine ve oluşan yeni maruziyetle hasarın artmasına neden olunmamalıdır. Bu süreçte hastanın yuttuğu alkalinin nötralize edilmesi için asidik ürünlerin verilmesi önerilmez. Benzer şekilde asidik maddelerin yutulması durumunda alkali ürünler verilmemelidir.

Toplum arasında “sahte alkol” olarak bilinen metanol ölümcül seyredebilen geri dönüşsüz hasarlar oluşturabilen bir zehirlenme durumudur. Metanol zehirlenmesi görme kayıplarından, nörolojik bozukluklara, şoktan ölüme kadar geniş bir yelpazede bulgu vermektedir.

Hasta yönetiminde havayolu, solunum ve dolaşım kontrolü ve desteği, gastrointestinal dekontaminasyon (aktif kömür etkili değildir),metabolik asidozun düzeltilmesi için sodyum bikarbonat veya diyaliz uygulanması ve son olarak metanolün ölümcül yıkım ürünü olan formik asitin etkinliğini ortadan kaldıracak fomepizol veya etanol kullanılması önerilir.

Solunum yoluyla oluşan zehirlenmelerde Toksik inhalasyonun neden olduğu yaralanmanın türü ve yeri, ilgili kimyasalın etki türüne bağlıdır. Solunum yoluyla oluşan zehirlenmelerde önce çevre güvenliği sağlanmalı hastaalandan uzaklaştırılmalı ve alan havalandırılmalıdır. Tüm sağlık çalışanları kişisel koruyucu ekipman kullanmalıdır. Bu tür olgularda yüzey dekontaminasyonu da muhakkak sağlanmalıdır.

Karbonmonoksit zehirlenmelerinde ABCD değerlendirmesi sonrası yapılması gereken ilk iş hastanın oksijenizasyonun sağlanmasıdır. Bu olgularda hastalara %100 oksijen rezervuarlı maske ile verilmelidir.

Sokmalara bağlı zehirlenmeler eklembacaklıların, sürüngenlerin ve suda yaşayan tehlikeli canlıların ısırıklarından ve sokmalarından kaynaklanır. Etkilenen bölgeyi salinle temizleyin. Üzerini steril bir pansumanla örtün. Dolaşımı engelleyici turnikeler veya ağız ile aspirasyon emilimi geciktirmeye yardımcı olmaz ve uygulanmamalıdır. Ticari olarak hazırlanmış antivenomlar (varsa) bazen uygun duyarlılık testinden sonra uygulanabilir. Splintleme ile immobilizasyon sistemik emilimi geciktirebilir ve lokal doku nekrozunu azaltabilir. Özellikle yılan sokmalarında ısırılan ekstremite nötral pozisyonda hareketsiz olarak tutulmalıdır.

Organofosfat/karbamatlara bağlı zehirlenmeler hem ciltten emilim yoluyla hem de ağızdan alma yoluyla ortaya çıkabilir. Acil bakım, olay yeri güvenliği, kişisel koruma ve dekontaminasyon prosedürleri ile başlar. Olay yeri kalifiye personel tarafından emniyete alınmalıdır. Kişisel koruyucu eylemler, koruyucu giysi giymeyi ve solunum koruması kullanmayı içerir. Dekontaminasyonun başlayabilmesi için hasta mümkün olan en kısa sürede kontamine alandan güvenli bir şekilde çıkarılmalıdır. Bu önlemler tamamlandıktan sonra hasta bakımına başlanabilir. Tedavide dekontaminasyon, havayolu ve solunum kontrolü, sonrası semptomatik tedavi önerilmektedir. Antidot olarak atropin ve pralidoksim kullanılır. Atropin kullanımı artmış salgı durumu düzelene kadar doz kısıtlaması olmaksızın devam edebilir. Gastrik lavaj ve aktif kömür uygulama faydalı olabilir.

Tıbbi olarak hafif sedasyon ve analjezi amacıyla kullanıldı ise güçlü ve ciddi yan etkileri bulunur. Solunumsal arrest, apne atakları, öfori, iğne ucu (pin point) göz bebeği, koma ve nöbet gibi bulguyaa neden olabilir. Klinik şüphe varlığında hastanın opiyat kullanımı kesinleştirmeye çalışılmadan naloksan tedavisi kullanılabilir.