Temel Kavramlar
Risk
Risk, tehlike, maruziyet ve savunmasızlığın bir ortak kümesidir. Bu ortak kümenin kapladığı alanın minimum olması riski azaltacaktır. Afet risk analizinde ve dolayısıyla afet yönetiminde ilk adım olarak “Ne tür bir tehlike? Ne sıklıkla? Ne büyüklükte? Ne kadar kötü?” vb. soruların mutlaka sorulup bunlara bir tehlike analizi çerçevesinde cevap aranmalıdır.
Farklı büyüklüklerdeki tehlikeler ve bunların yol açabileceği zincirleme veya ikincil olaylar karşısında kıymet ve değerlerimizin nasıl etkilenebileceklerinin belirlenmesi için “zarar görebilirlik değerlendirmesi” yapılmalıdır. Zarar görebilirlik, tehlikelerin oluşturduğu riskleri anlamak için önemli bir kavramdır. Diğer bir deyişle bu kavram, kişilerin, malların ya da çevrenin bir tehlikenin etkisi sebebiyle kayıp, yaralanma ve hasara maruz kalma seviyesini temsil eder. Bu da nüfus dağılımı, savunmasız (kırılgan) gruplar, bina standartları, altyapı, sosyal, kültürel, ekonomik şartlar, çevre ve gerekli hizmetlerin etkinliği ile ilişkilidir. Bütün bu tanımlara göre risk, tehlike, maruziyet ve savunmasızlığa bağlı olarak tanımlanabilir.
Afet riskinin (tehlike olasılığı x zarar görebilirlik) nicel ya da nitel yollarla belirlenmesi ya da hesaplanması, kabul ve yönetilebilir olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Afet
Acil durumlar, ivedilikle müdahale etmeyi ve acil yardım faaliyetlerini yürütmeyi gerektiren, yerleşim birimlerinin, kurum ve kuruluşların iş yapma kapasitesini etkileme potansiyeli veya etkisi olan fakat yerel imkânlar ile baş edilebilecek, durum, hâl ve olayların bir sonucudur.
Afet ise yerel imkânlar ile baş edilemeyen ve kriz yönetimi gerektiren doğa veya insan kökenli olay ve/veya olayların sonuçlarına verilen genel bir addır. Böylece bu afet tanımdan da anlaşılacağı üzere bir olayın afete neden olabilmesi için, toplumları ve yerleşim birimleri üzerinde kayıplar meydana getirmesi veya insan faaliyetlerini bozarak ya da kesintiye uğratarak bir yerleşme birimini etkilemesi ve yerel yönetimlerin bununla baş edememesi gerekmektedir.
Risk ve afetler, her zaman insanlar tarafından sosyal olarak inşa edilmiştir ve kendi başına var olamaz. Diğer bir deyişle, belirli bir tehlikenin, belli bir mekânda gelecekte belirli bir zaman süresi içerisinde meydana gelmesi hâlinde, bunların sosyal ve organizasyonel kırılganlık, kentsel alanlara, altyapıya ve doğaya ve kaynaklara hasar görebilirlikleri ile ekonomik yapıya zarar görebilirlik ile orantılı olarak ulaşabilecek olası kayıplardır.
Yönetim
Tehlikelerin oluşturduğu olası risklerin ortaya çıkma olasılığına göre öncesi, anı ve sonrasında yapılan tüm çalışmalar, seviyesine göre olay, acil durum ve afet olarak adlandırılabilir. Diğer bir deyişle küçüklüğüne göre olay, acil durum ve afet yönetimi şeklinde üç farklı yönetim düzeyi vardır.
Olağanüstü hâllerin ise büyük bir kısmının insan kaynaklı afet olduğu görülmektedir. Böylece, “Doğa kaynaklı afetler, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalımlar, anayasa ile kurulmuş hür demokrasi düzenini ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hâli” ilgili mevzuatta olağanüstü hâl olarak tarif edilmektedir.
Afet yönetimi, afet sonucunun doğurabileceği olayların önlenmesi veya zararlarının azaltılması amacıyla, afetlere hazırlık ve onların olası risk ve zararların azaltılması ile birlikte afetlerden sonra müdahale etme ve iyileştirme gibi çalışmaların tümünde yapılması gereken çalışmaların, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde planlanması, yönlendirilmesi, desteklenmesi, koordine edilmesi, gerekli mevzuat ve kurumsal yapılanmaların oluşturulması veya yeniden düzenlenmesi ve etkin ve verimli bir uygulamanın sağlanabilmesi için toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla, kaynaklarının bu ortak amaçlar doğrultusunda yönetilmesidir.